Masaj aleti, vücudun belli bölgelerinde uygulanması için tasarlanmış elektronik cihazlar olarak bilinir. Bu cihazlar, kas ağrılarının azaltılması, gerginliklerin giderilmesi, kan dolaşımının arttırılması ve buna benzer amaçlar için kullanılabilir. Bu cihazlar, elektrikli masaj aleti, infraruj masaj aleti, vakum masaj aleti gibi çeşitleri içerebilir.
Masaj aletleri, vücudun belli bölgelerinde uygulanması için tasarlanmış elektronik cihazlar olarak bilinir. Bu cihazlar, kas ağrılarının azaltılması, gerginliklerin giderilmesi, kan dolaşımının arttırılması ve buna benzer amaçlar için kullanılabilir. Bu cihazlar, elektrikli masaj aleti, infraruj masaj aleti, vakum masaj aleti gibi çeşitleri içerebilir.
Elektrikli masaj aletleri, vücudun belirli bölgelerine elektriksel enerji uygulayarak kasları rahatlatmaya ve ağrıları azaltmaya yarar. İnfraröt masaj aletleri ise ısı enerjisi kullanarak vücudun derin katmanlarına ısınmasını sağlar ve bu sayede kasların rahatlamasını, ağrıların azaltılmasını ve kan dolaşımının arttırılmasını sağlar. Vakum masaj aletleri ise, vakum teknolojisi kullanarak vücudun belirli bölgelerine basınç uygulayarak kasların rahatlamasını ve ağrıların azaltılmasını sağlar.
Bu cihazlar, evde kullanım için tasarlanmıştır ve kolayca kullanılabilir. Ayrıca, masaj salonları ve spa merkezlerinde de kullanılmaktadır. Masaj aletleri, ağrıları azaltmak, gerginlikleri gidermek, kan dolaşımını arttırmak ve genel olarak vücudun rahatlamasını sağlamak için etkili bir yoldur.
Masaj aleti, vücudun belirli bölgelerinde uygulanması için tasarlanmış elektronik cihazlar olarak bilinir ve kas ağrılarının azaltılması, gerginliklerin giderilmesi, kan dolaşımının arttırılması gibi faydaları vardır. Ayrıca, masaj aletleri aşağıdaki faydaları sağlayabilir:
Ancak, unutmayın ki masaj aleti sadece bir tedavi yöntemi olarak kullanılmalıdır ve herhangi bir sağlık sorunu ya da ağrı durumunda doktorunuza danışmanız önerilir.
Not: Bu sadece öneri listesi, herhangi bir masaj aletinin size uygun olup olmadığını doktorunuzla konuşmanız önerilir.
Ayak masaj aleti, ayaklarınızı rahatlatmak ve kas gerginliğini gidermek için kullanabileceğiniz araçlar olabilir. Örnekler arasında:
Not: Bu sadece öneri listesi, herhangi bir masaj aletinin size uygun olup olmadığını doktorunuzla konuşmanız önerilir.
Yüz masaj aleti, yüzünüzdeki kas gerginliğini ve sarkmaları gidermek için kullanabileceğiniz araçlar olabilir. Örnekler arasında:
Not: Bu sadece öneri listesi, herhangi bir masaj aletinin size uygun olup olmadığını doktorunuzla konuşmanız önerilir.
Titreşimli masaj aleti, mekanik olarak üretebildikleri titreşimler sayesinde kas gerginliğini azaltmak ve rahatlatmak için kullanılan araçlardır. Bu aletler, vücudun belirli bölgelerine uygulanarak kasların esneme ve gevşeme işlemlerini hızlandırabilir.
Titreşimli masaj aletleri, birçok farklı şekilde kullanılabilir. Örneğin, sporcu olan kişiler için kasların daha hızlı iyileşmesini sağlamak amacıyla kullanılabilir. Ayrıca, uzun süre oturma veya ağır iş yapan kişiler için kas gerginliğini azaltmak ve rahatlamak amacıyla kullanılabilir.
Titreşimli masaj aletleri, genellikle elektrikli olarak çalışır ve birçok farklı şekilde ayarlanabilir. Örneğin, titreşim hızı ve şiddeti ayarlanabilir, böylece kişinin ihtiyacına ve rahatına göre ayarlanabilir. Ayrıca, farklı masaj uçları ile kullanım özelleştirilebilir.
Titreşimli masaj aletleri, ayrıca cildin daha iyi hücre yenilenmesini sağlamak için de kullanılabilir. Bu, cildin daha parlak ve pürüzsüz görünmesini sağlar. Ayrıca, cildin daha iyi nemlendirilmesini sağlar ve cildin daha iyi hücre yenilenmesini sağlar.
Son olarak, titreşimli masaj aletleri, kişinin rahatlamasını sağlamak için de kullanılabilir. Bu, kişinin daha iyi uykuya dalmasını ve daha iyi uyku kalitesi elde etmesini sağlar. Ayrıca, kişinin daha iyi rahatlamasını ve daha iyi stres yönetimini sağlar.
Not: Bu sadece öneri listesi, herhangi bir masaj aletinin size uygun olup olmadığını doktorunuzla konuşmanız önerilir.
Masaj aleti fiyatları kullanım amacına, markasına, teknolojik özelliklerine ve özelliklere göre değişebilir. Örneğin, temel bir masaj aleti fiyatı ortalama olarak 50 ila 100 dolar arasında olabilirken, daha profesyonel ve yüksek teknolojili masaj aletleri fiyatları 500 dolara kadar çıkabilir. Özellikle cilt bakımı veya yüz masajı için kullanılan masaj aletleri daha yüksek fiyatlarla satılabilir. Özellikle titreşimli masaj aletleri fiyatları 100 dolardan 500 dolara kadar değişebilir.
Ayrıca, masaj aletleri genellikle elektrikli olarak çalıştığından, çalışma maliyeti de dikkate alınmalıdır. Örneğin, batarya ile çalışan masaj aletleri, elektrikli masaj aletlerine göre daha ucuz olabilir.
Eğer masaj aleti alırken fiyat konusunda endişeleriniz varsa, internette fiyat karşılaştırması yapabilir veya satıcıların indirimlerine ve promosyonlarına bakabilirsiniz. Ayrıca, sağlık sigortasınız masaj aleti gibi malzemelerin bir kısmını ödeyebilir.
Acura, birçok farklı masaj aleti türünü içeren bir markadır. Bu masaj aletleri arasında, vücut masajları için kullanılabilecek masaj yastıkları, masaj jelleri, masaj yağları ve masaj makinesi bulunmaktadır. Acura masaj aletleri, vücudun farklı bölgelerine yönelik özel masaj teknikleri sunar ve kullanıcıların rahatlamasını sağlamak için tasarlanmıştır.
Acura masaj aleti genellikle, kas ağrılarının önlenmesi, gerginliğin azaltılması, kan dolaşımının hızlandırılması ve cildin yenilenmesi gibi faydalar sağlar. Ayrıca, Acura markasının masaj aletleri, birçok farklı masaj tekniğini kullanarak, vücudun farklı bölgelerine yönelik masajlar yapabildiğinden, kullanıcıların kişisel ihtiyaçlarına ve tercihlerine göre masaj yapmasına olanak tanır.
Saç masaj aleti, saçınızın daha sağlıklı ve parlak görünmesini sağlamak için kullanabileceğiniz bir alettir. Bu aletler genellikle, saç derisinde kan dolaşımını hızlandırarak saçın daha hızlı büyümesini sağlar ve saç derisindeki sebumu dengeler. Bunun yanı sıra, saç masaj aletleri saçların daha parlak ve canlı görünmesini sağlar ve saç kırılmasını azaltır.
Saç masaj aletleri genellikle, elektrikli olarak çalışır ve saçlarınızın uçlarına kadar masaj yapabilir. Bu aletler çeşitli şekillerde tasarlanabilir ve saçlarınızın herhangi bir bölgesine uygun olarak seçebilirsiniz. Örneğin, bazı saç masaj aletleri saç derisinde masaj yaparken diğerleri saçların uçlarına kadar masaj yapar.
Masaj nedir ve nasıl uygulanması gerekli konulu kaynağımıza buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Çeşitli hastalıklar, ilaçlar, tedaviler ile ilgili bilgilerin bulunduğu kategorimize buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
]]>Su arıtma cihazı, suda bulunan kirleticileri ve zararlı maddeleri çıkararak içilebilir hale getirmeye yarayan bir cihazdır. Bu cihazlar genellikle ev veya işletmeler için kullanılır ve su kaynaklarından gelen suyun içindeki bakterileri, parazitleri, kimyasal maddeleri, metalleri ve diğer kirleticileri çıkarır.
Su arıtma cihazları farklı yöntemler kullanarak suyun arıtılmasını gerçekleştirir. Örneğin, mekanik filtreler suyun geçmesiyle kirleticileri tutar, karbon filtreler kimyasal maddeleri ve kokuları çıkarır, UV filtreler ise suda bulunan bakterileri ve virüsleri yok eder. Bazı su arıtma cihazları da birkaç farklı yöntemi birleştirerek suyun daha iyi arıtılmasını sağlar.
Su arıtma cihazlarının kullanımı, sağlık açısından önemlidir çünkü içilen su sağlıklı olmalıdır. Ayrıca, su arıtma cihazları su tüketiminin azaltılmasına ve su faturalarının düşürülmesine de yardımcı olabilir.
Su arıtma cihazları, suda bulunan kirleticileri ve zararlı maddeleri çıkararak içilebilir hale getirmek için tasarlanmıştır. Bu nedenle, su arıtma cihazlarının kullanımı sağlık açısından önemlidir.
Ancak, su arıtma cihazlarının kullanımı ile ilgili bazı endişeler de bulunmaktadır. Örneğin, su arıtma cihazlarının filtreleri zamanla tıkanabilir ve cihazın performansını düşürebilir. Ayrıca, su arıtma cihazlarının kullanımı sırasında oluşabilecek arızalar, cihazın kirleticileri tamamen çıkaramamasına neden olabilir.
Bu nedenle, su arıtma cihazlarının periyodik olarak bakım yaptırılması ve filtrelerinin değiştirilmesi önemlidir. Ayrıca, su arıtma cihazlarının kullanımından önce su kaynağının kalitesi ve suda bulunan kirleticilerin türleri hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir. Bu bilgiye dayanarak, en uygun su arıtma cihazını seçebilirsiniz.
Su arıtma cihazı piyasasında birçok farklı marka bulunmaktadır. Bu markalar arasında En İyi Su Arıtma Cihazı markaları şunlardır:
Bu markalar arasında fiyat, performans ve özellikler açısından farklılıklar olabilir. Önceliklerinizi belirleyerek, su arıtma cihazı ihtiyacınızı karşılamak için en uygun markayı seçebilirsiniz. Ayrıca, su arıtma cihazı almadan önce cihazın özelliklerini ve performansını araştırmak, cihazın ne kadar iyi çalıştığını ve ne kadar süre ile çalıştığını öğrenmenizi sağlar.
Aquaphor, çeşitli su arıtma cihazı modelleri sunmaktadır. İşte Aquaphor Su Arıtma Cihazı Modelleri;
Brita, çeşitli su arıtma cihazı modelleri sunmaktadır. İşte Brita Su Arıtma Cihazı Modelleri:
Culligan, çeşitli su arıtma cihazı modelleri sunmaktadır. İşte Culligan Su Arıtma Cihazı Modelleri:
GE markası, çeşitli su arıtma cihazı modelleri sunmaktadır. İşte GE Su Arıtma Cihazı Modelleri:
LG markası, çeşitli su arıtma cihazı modelleri sunmaktadır. İşte LG Su Arıtma Cihazı Modelleri:
Pur markası, çeşitli su arıtma cihazı modelleri sunmaktadır. İşte Pur Su Arıtma Cihazı Modelleri:
Whirlpool markası, çeşitli su arıtma cihazı modelleri sunmaktadır. İşte Whirlpool Su Arıtma Cihazı Modelleri:
Samsung markası, çeşitli su arıtma cihazı modelleri sunmaktadır. İşte Samsung Su Arıtma Cihazı Modelleri:
Aquasana markası, çeşitli su arıtma cihazı modelleri sunmaktadır. İşte Aquasana Su Arıtma Cihazı Modelleri:
Su arıtma cihazları, sudaki kirleticileri çeşitli yollarla çıkarmak için kullanılan cihazlardır. Bu cihazların çeşitli türleri mevcuttur:
Bu cihazların her biri farklı kirleticileri çıkarabilir ve her birinin avantajları ve dezavantajları vardır. Cihazın seçiminde, su kaynağının kalitesi, kullanılacağı yer ve maddi imkanlar gibi faktörler dikkate alınmalıdır.
Tezgah altı su arıtma cihazları, su tüketiminin yüksek olduğu yerlerde kullanılmak üzere tasarlanmış cihazlardır. Bu cihazlar genellikle mutfak tezgahının altına yerleştirilir ve su ihtiyacını karşılamak için kullanılır. Tezgah altı su arıtma cihazları, suyun içindeki kirleticileri çeşitli yollarla çıkarmak için kullanılabilir. Örneğin, kimyasal filtrasyon, mekanik filtrasyon, biyolojik filtrasyon, reverse osmosis (RO) gibi. Bu cihazlar, suyun içindeki kirleticileri çıkarmak için kullanılırken, suyun tat ve kokusunu da iyileştirmektedir. Tezgah altı su arıtma cihazları, suyun içindeki kirleticileri çıkarmak için kullanılırken, suyun tat ve kokusunu da iyileştirmektedir.
Tezgah üstü su arıtma cihazları, su ihtiyacını karşılamak için kullanılmak üzere tasarlanmış, evdeki su kullanımı için uygun cihazlardır. Bu cihazlar, suyun içindeki kirleticileri çeşitli yollarla çıkarmak için kullanılabilir. Örneğin, kimyasal filtrasyon, mekanik filtrasyon, biyolojik filtrasyon, reverse osmosis (RO) gibi. Tezgah üstü su arıtma cihazları, su ihtiyacını karşılamak için kullanılmak üzere tasarlanmış, evdeki su kullanımı için uygun cihazlardır. Bu cihazlar, suyun içindeki kirleticileri çeşitli yollarla çıkarmak için kullanılabilir. Örneğin, kimyasal filtrasyon, mekanik filtrasyon, biyolojik filtrasyon, reverse osmosis (RO) gibi. Ayrıca tezgah üstü su arıtma cihazları kullanımı kolaydır ve daha az yer kaplar.
Su arıtma cihazı seçerken dikkat edilmesi gereken önemli faktörler şunlar olabilir:
Doktorlar genellikle su arıtma cihazlarının kullanımını tavsiye etmektedirler, ancak hangi marka veya modelin kullanılması gerektiği konusunda net bir bilgi vermezler. Su arıtma cihazlarının hangi türünün kullanılması gerektiği, evinizdeki su kaynaklarının ne kadar temiz olduğuna ve evdeki spesifik ihtiyaçlarınıza göre değişebilir. Doktorlar, su arıtma cihazlarının kullanımının suyun içilmesi için daha güvenli hale getirilmesini sağladığını ve böylece sağlık sorunlarını önlediğini söylemektedirler. Önerilen su arıtma cihazlarının hangileri olduğu konusunda doktorlarla konuşmanız veya bir su uzmanına danışmanız önerilir.
İçeriğimizi beğendiyseniz yorumlarda belirtebilirsiniz. Ayrıca Yemek Blog İsimleri içeriğimize de göz atmanızı tavsiye ederiz.
]]>Türkiye’de tıp eğitimi, lisans veya yüksek lisans düzeyinde verilir. Lisans eğitimi genellikle 6 yıl sürer, yüksek lisans eğitimi ise 2-4 yıl arasında değişir.
Türkiye’de tıp eğitimi almak isteyen öğrencilerin, sağlık alanına yönelik özel yeteneklerini ve motivasyonlarını göstermeleri ve gerekli sınavları başarıyla geçmeleri gerekmektedir. Ayrıca, tıp eğitimini almak için öğrencilere sağlık alanına yönelik özel yeteneklerini ve motivasyonlarını gösteren belgeler sunmaları beklenmektedir.
Uzman doktor olmak için öncelikle Türkiye’de lisans eğitimi almak gerekir. Lisans eğitimini tamamladıktan sonra, Türkiye’de uzmanlık eğitimini almak için Türkiye Uzmanlık Eğitimi Sınavı’na (TUS) girmek gerekir. TUS’ta başarılı olunması halinde, uzmanlık eğitimini alabileceğiniz bir hastanede veya eğitim kurumunda uzmanlık eğitimini tamamlamak gerekir. Bu eğitim genellikle 4-6 yıl arası sürer. Tamamladıktan sonra, uzmanlık sınavına girip başarılı olmanız gerekir. Bu sınavda başarılı olunursa, Türkiye Tabip Odası tarafından uzman doktor unvanı verilir.
Türkiye’de doktor maaşları genellikle sağlık hizmetlerinin yürütüldüğü kurumlar, mevkiler, yıllık çalışma süreleri ve deneyim gibi faktörlere göre değişebilir.
Devlet kurumlarında çalışan doktorlar genellikle Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen ücret tarifelerine göre ücret alırlar. Özel hastanelerde veya özel praktislerde çalışan doktorlar ise hastaneler veya kurumlar tarafından belirlenen ücret tarifelerine göre ücret alırlar.
Ancak genel olarak doktor maaşları genellikle yüksektir ve ülkemizde özellikle özel sektörde çalışan doktorların maaşları daha yüksek olabilir.
Türkiye’de dahiliye uzmanı olmak için, öncelikle lisans eğitimi almak gerekir. Lisans eğitimini tamamladıktan sonra, Türkiye Uzmanlık Eğitimi Sınavı’na (TUS) girmek gerekir. TUS’ta başarılı olunması halinde, dahiliye uzmanlık eğitimini alabileceğiniz bir hastanede veya eğitim kurumunda uzmanlık eğitimini tamamlamak gerekir. Bu eğitim genellikle 4-6 yıl arası sürer. Tamamladıktan sonra, Türkiye Tabip Odası tarafından yapılan uzmanlık sınavına girerek başarılı olmanız gerekir. Başarılı olursanız Türkiye Tabip Odası tarafından dahiliye uzmanı unvanı verilir.
Uzman doktor maaşları 2023 yılında (1/4) 18.861 lira ücret alırken yeni zam ile birlikte 23.576 liraya yükseldi. Aynı zamanda, hangi branşta çalıştığınız da maaşınızı etkileyebilir. Örneğin, Cerrahi veya Onkoloji gibi daha zor ve yüksek riskli branşlar genellikle daha yüksek maaşlar sunar.
Asistan doktor maaşları 2023 yılında da uzman doktorlara oranla meslekte yeni olmaları sebebiyle düşüktür. Tıp eğitimi almış ve uzmanlık eğitimine başlamış olan bir doktordur. Asistan doktorlar genellikle uzmanlık eğitimlerini tamamlamadan önce çalışırlar ve uzman doktorlar tarafından eğitilirler. Mesleğe yeni başlayan doktor maaşı ortalama 13 bin 155 TL’dir.
Asistan doktorlar, hastaların tanısını ve tedavisini yaparlar, ameliyatları yürütürler ve hastaların sağlık durumlarını izlerler. Aynı zamanda, uzman doktorlar tarafından yürütülen tedavileri ve ameliyatları yürütmekte ve hastaların yatış sürelerini izlemektedirler. Ayrıca, ilaç tedavileri ve diğer tıbbi tedavileri uygulamakta ve hastaların sağlık durumlarını izlemektedirler. Asistan doktorlar, aynı zamanda, hastaların ve ailelerinin sorularını yanıtlamakta ve hastaların sağlık durumlarını anlamakta ve bilgilendirmektedirler.
Aile hekimi maaşı 2023 yılında en düşük 15 bin TL civarındadır. Aile hekimlerinin maaşları kıdemleri ve mesailerine göre 20 bin TL’ye kadar çıkmaktadır.Aile hekimi, bir bireyin sağlık durumunu genel olarak izleyen ve sağlık problemlerini önleyen veya çözen bir hekimdir. Aile hekimliği, kişisel bakım, aile bakımı, toplum bakımı ve özel bakımın birleşimidir.
Aile hekimleri, bireylerin sağlık durumlarını kapsamlı olarak değerlendirirler ve genel sağlık problemleri ile ilgili tanı ve tedavi yaparlar. Ayrıca, kronik hastalıkların izlenmesi ve tedavisi, ağrı tedavisi, ilaç tedavisi ve diğer tıbbi hizmetleri verirler.
Aile hekimleri genellikle bir bireyin sağlık durumunu takip ederler ve sağlık problemlerini önleyebilmek için önlemler alırlar. Aile hekimleri, ayrıca, hastaların ve ailelerinin sorularını yanıtlar ve sağlık bilgilerini paylaşırlar. Aile hekimliği, genellikle bir bireyin sağlık durumunu geniş bir perspektiften değerlendirmek için kullanılır.
Doktor maaşları ve diğer haberleri yine sağlık bakanlığı resmi sitesinden de takip edebilirsiniz.
Aynı zamanda sağlık alanında diğer konularımızı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
]]>En Etkili Uyku İlacı Damla, somnifereler olarak da bilinir, uyku düzenini düzeltmek ve uykuya dalmanızı kolaylaştırmak için kullanılan ilaçların genel bir sınıfıdır. Bunlar genellikle reçeteli ilaçlar olarak satılır ve uyku bozukluklarının tedavisinde kullanılır. Ancak, uyku ilaçlarının kullanımı uzun süreli kullanımdan kaçınılması gerektiği için önerilmez ve uyku bozukluklarının nedeni araştırılıp tedavi edilmelidir.
En iyi uyku ilaçları arasında genellikle benzodiazepin grubu ilaçlar, z-hipnotikler, ramelteon, suvorexant gibi ilaçlar sayılabilir.
Benzodiazepin grubu ilaçlar:
Z-hipnotikler:
Ramelteon (Rozerem) Suvorexant (Belsomra)
Ancak, uyku ilaçlarının kullanımı uzun süreli kullanımdan kaçınılması gerektiği için önerilmez ve uyku bozukluklarının nedeni araştırılıp tedavi edilmelidir. Ayrıca, bu ilaçların kullanımının yan etkileri ve riskleri olabilir, bu nedenle doktorunuzla konuşmadan kullanmamalısınız.
Nutraxin Herbal Bitkisel Uyku İlacı, bitkisel bir uyku ilacı olarak pazarlanmaktadır. Bu tür bitkisel uyku ilaçları, uyku düzenini düzeltmek ve uykuya dalmanızı kolaylaştırmak için kullanılan bitkisel bileşenler içerebilir. Ancak, Nutraxin Herbal Bitkisel Uyku İlacı hakkında bilimsel araştırmalar yok ve etkisi hakkında yeterli bilgi mevcut değil. Bu nedenle, doktorunuzla konuşmadan kullanmamalısınız ve uyku bozukluklarının nedeni araştırılıp tedavi edilmelidir.
Donormil, benzodiazepin grubu uyku ilaçlarından biridir. Bu ilaç, uyku düzenini düzeltmek ve uykuya dalmanızı kolaylaştırmak için kullanılır. Donormil, uyku bozukluklarının kısa süreli tedavisinde etkili olarak kabul edilir. Ancak, uyku ilaçlarının kullanımı uzun süreli kullanımdan kaçınılması gerektiği için önerilmez ve uyku bozukluklarının nedeni araştırılıp tedavi edilmelidir.
Remeron, uyku bozukluklarının tedavisinde kullanılan bir reçeteli ilaçtır. Atypical antidepressant olarak kategorize edilir. Bu ilaç, uyku düzenini düzeltmek ve uykuya dalmanızı kolaylaştırmak için kullanılır. Remeron, genellikle depresyon veya anksiyete bozukluklarına ek olarak uyku bozukluklarının tedavisinde kullanılır. Ancak, Remeron kullanımının yan etkileri ve riskleri olabilir, bu nedenle doktorunuzla konuşmadan kullanmamalısınız.
Novo Passit, bitkisel bir uyku ilacı olarak pazarlanmaktadır. Bu tür bitkisel uyku ilaçları, uyku düzenini düzeltmek ve uykuya dalmanızı kolaylaştırmak için kullanılan bitkisel bileşenler içerebilir. Novo Passit içerisinde Baldrıs, Adaçayı, Valeriana, Hop ve Melisa gibi bitkisel ekstreleri içerir. Ancak, Novo Passit hakkında bilimsel araştırmalar yetersiz olduğu için etkisi hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Bu nedenle, doktorunuzla konuşmadan kullanmamalısınız ve uyku bozukluklarının nedeni araştırılıp tedavi edilmelidir.
Citoles, uyku bozukluklarının tedavisinde kullanılan bir reçeteli ilaçtır. Bu ilaç, aynı zamanda depresyon ve anksiyete bozukluklarının tedavisinde kullanılabilir. Citoles, serotonin ve noradrenalin geri alım inhibitörleri olarak bilinen bir ilaç grubuna aittir. Bu ilaç, uyku düzenini düzeltmek ve uykuya dalmanızı kolaylaştırmak için kullanılır. Citoles kullanımının yan etkileri ve riskleri olabilir, bu nedenle doktorunuzla konuşmadan kullanmamalısınız.
Uyku ilaçlarının kullanımı kişisel önerilerle değişebilir, ancak genel olarak:
Uyku ilaçlarının etkisi kişiden kişiye değişebilir, ancak temazepam (Restoril) gibi benzodiazepin grubu uyku ilaçları genellikle 7-8 saat arası uyku sağlar. Ancak, her kişinin uyku süresi farklıdır ve ilacın etkisi kişiye göre değişebilir.
Uyku ilaçlarının kullanımı uzun süreli kullanımdan kaçınılması gerektiği için önerilmez. Uzun süreli kullanım, bağımlılık yaratabilir ve dozun artmasına neden olabilir. Uyku ilaçlarının kullanımının yan etkileri olabilir, örneğin:
Uyku ilaçlarının bazı ilaçlarla etkileşim gösterebileceği için doktorunuzla konuşmadan kullanmamalısınız. Uyku ilaçlarının kullanımının yerine, uyku bozukluklarının nedeni araştırılıp tedavi edilmelidir.
Uyku ilaçlarının kullanımına ilişkin kullanıcı yorumları arasında pozitif ve negatif yorumlar bulunabilir. Bazı kullanıcılar uyku ilaçlarının etkili olduğunu ve uyku bozukluklarının tedavisinde faydalı olduğunu belirtirken, diğer kullanıcıların yan etkileri nedeniyle kullanmaktan vazgeçtiği veya etkisiz olduğunu düşündükleri yorumları bulunmaktadır.
Benzodiazepin grubu ilaçlar, özellikle temazepam genellikle kısa süreli uyku bozukluklarının tedavisinde etkili olarak kabul edilir. Ancak, uyku ilaçlarının kullanımının yan etkileri ve riskleri olabilir, bu nedenle doktorunuzla konuşmadan kullanmamalısınız. Ayrıca, uyku ilaçlarının kullanımının yerine, uyku bozukluklarının nedeni araştırılıp tedavi edilmelidir. Ayrıca Zestat Kullananların Yorumlarını da inceleyebilirsiniz.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı, Doç. Dr. Ceyda Erel Kırışlıoğlu; “Uyku Bozuklukları üzerine yaptığı konuşma;
Uyku ilacı damla bir bardak su ve 2 damla olarak günde en fazla 1 kez kullanılması önerilmektedir. Ancak bu tür ilaçları kullanmadan önce doktorunuz ile görüşmeniz gerektiğini unutmayınız.
Zestat 15 mg, kalsiyum kanal blokeri olan amlodipin içeren bir ilaçtır. Bu ilaç kalp ve damar sağlığını koruyan ve yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Zestat 15 mg, ayrıca koroner arter hastalığı (kalp damar hastalığı) tedavisinde de kullanılabilir. Ancak, ilacın kullanımı doktor tarafından yapılmalı ve dozajı doktor tarafından belirlenmelidir.
Zestat, yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve koroner arter hastalığı (kalp damar hastalığı) tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Amlodipin adı verilen aktif maddesi, kalp ve damarları genişleterek kan akımını arttırır ve böylece yüksek tansiyonu düşürür. Aynı zamanda kalp kasının ihtiyacı olan oksijen miktarını arttırarak kalp atış hızını yavaşlatır. Bu nedenle Zestat, kalp ve damar sağlığını koruyan ve yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan bir ilaçtır.
Zestat, yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve koroner arter hastalığı (kalp damar hastalığı) tedavisinde kullanılır. Amlodipin adı verilen aktif maddesi kalp ve damarları genişleterek kan akımını arttırarak yüksek tansiyonu düşürür. Ayrıca kalp kasının ihtiyacı olan oksijen miktarını arttırarak kalp atış hızını yavaşlatır. Bu nedenle Zestat, yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Aynı zamanda koroner arter hastalığı tedavisinde de kullanılabilir. Ancak, ilacın kullanımı doktor tarafından yapılmalı ve dozajı doktor tarafından belirlenmelidir.
Zestat, yüksek tansiyon veya koroner arter hastalığı tedavisinde kullanılır. Bu durumlarda ilaç tedavisi genellikle uzun süreli bir tedavidir. Yüksek tansiyon genellikle kalıcı bir sağlık durumudur ve tedavi süresi hayat boyu sürebilir. Aynı şekilde, koroner arter hastalığı da kalıcı bir sağlık durumudur ve tedavi süresi hayat boyu sürebilir. Ancak, Zestat ilacının kullanım süresi kişinin sağlık durumuna ve tedaviye cevabına göre değişebilir. Bu nedenle, ilacın kullanım süresi doktor tarafından belirlenmelidir. Doktorunuz ilaç tedavisinin süresini ve dozajını sizin durumunuza göre ayarlayacaktır.
Zestat 15 mg, yan etkileri olabilecek bir ilaçtır. En yaygın olarak bildirilen yan etkiler şunlar olabilir:
Ancak, herkes için yan etkiler aynı olmayabilir ve bazı kişilerde yan etkiler hiç görülmeyebilir. Ayrıca, yan etkiler genellikle hafif ve geçicidir ve ilaç kullanımının devam etmesiyle azalabilir. Ancak, eğer yan etkiler ciddi veya sürekli ise, doktorunuzla konuşmalı veya eczacınızla iletişime geçmelisiniz. Ayrıca, Zestat ilacının kullanımı sırasında görülen diğer yan etkiler de olabilir, bu nedenle doktorunuzla veya eczacınızla konuşunuz.
Zestat Kullananların Yorumları sırasında kişilerin deneyimleri değişebilir. Bu nedenle, ilacı kullanan kişilerin yorumları genellikle kişisel olabilir ve genel bir sonuç çıkarmanız mümkün olmayabilir. Ancak yine de ilacın kullanımı sırasında kişilerin bazı yorumları şunlar olabilir:
Ancak, yine de ilacı kullanmadan önce doktorunuzla veya eczacınızla konuşmalısınız ve kişisel sağlık durumunuzu veya alerjilerinizi dikkate almalısınız. Ayrıca, ilacın kullanımı sırasında oluşabilecek herhangi bir yan etkileri veya sorunları doktorunuz veya eczacınızla paylaşmalısınız.
Zestat 30 mg, amlodipin içeren bir ilaçtır. Bu ilaç, kalsiyum kanal blokeri olarak adlandırılan bir grup ilaç içerir ve yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve koroner arter hastalığı (kalp damar hastalığı) tedavisinde kullanılır. Amlodipin, kalp ve damarları genişleterek kan akımını arttırarak yüksek tansiyonu düşürür. Aynı zamanda kalp kasının ihtiyacı olan oksijen miktarını arttırarak kalp atış hızını yavaşlatır. Bu nedenle Zestat 30 mg, yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Aynı zamanda koroner arter hastalığı tedavisinde de kullanılabilir. Ancak, ilacın kullanımı doktor tarafından yapılmalı ve dozajı doktor tarafından belirlenmelidir.
Zestat 15 mg, uykuya dalma eğiliminde olan bir ilaç değildir. Ancak, bazı kişilerde uyku bozukluğu gibi yan etkiler oluşabilir. Bu yan etkiler genellikle hafif ve geçicidir ve ilaç kullanımının devam etmesiyle azalabilir. Eğer ilacı kullanırken uykuya dalma eğiliminde veya uyku bozukluğu gibi yan etkileri fark ediyorsanız, doktorunuzla veya eczacınızla konuşmalısınız. Doktorunuz ilacın dozajını veya alternatif bir ilaç önerebilir. Ayrıca, uyku bozukluğu olan kişilerde genellikle uyku düzeni, dinlenme düzeni, huzurlu bir ortam, veya meditasyon, yoga gibi teknikler kullanılarak uyku kalitesi iyileştirilebilir.
Zestat ilacının yan etkileri kişiye ve tedavinin süresine göre değişebilir. Özellikle hafif olan yan etkiler, ilacın vücuda alınmasına ve bedene uyum sağlamasına bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu yüzden genellikle ilacı kullanmaya başladıktan sonraki ilk birkaç gün içinde ortaya çıkabilir ve ilacın kullanımının devam etmesiyle azalabilir. Ancak, eğer yan etkiler ciddi veya sürekli ise, doktorunuzla konuşmalı veya eczacınızla iletişime geçmelisiniz. Ayrıca, ilaç kullanımı sırasında oluşabilecek diğer yan etkileri veya sorunları doktorunuz veya eczacınızla paylaşmalısınız. Doktorunuz size ilacın dozajını veya alternatif bir ilaç önerebilir, bu nedenle yan etkilerinizi en aza indirmek için sizin için en uygun tedavi seçeneğini bulmalarına yardımcı olabilirsiniz.
Zestat ilacı, kilo almaya yönelik bir etkisi yoktur.⛔ Ancak bazı kişilerde ilacın kullanımı sırasında iştahsızlık veya kilo kaybı gibi yan etkiler oluşabilir. Bu yan etkiler genellikle hafif ve geçicidir ve ilaç kullanımının devam etmesiyle azalabilir. Ayrıca, kilo alımını etkileyen birçok faktör vardır ve kilo almak için özel bir diyet veya egzersiz programı gerekli olabilir. Ancak, kilo almak veya kilo kaybetmek için ilaç kullanmak doğru bir yoldur ve bu konuda daima doktorunuzla veya diyetisyeninizle konuşmalısınız. Doktorunuz sizin kişisel durumunuza ve sağlık durumunuza göre en uygun kilo kontrol yöntemini önerebilir.
Zestat ilacının kullanımını birden bırakırsanız, yüksek tansiyon veya koroner arter hastalığınızın semptomları geri dönebilir ve sağlık durumunuz kötüleşebilir. Bu nedenle ilacın kullanımını birden bırakmak doğru bir seçenek değildir. İlaç kullanımını bırakmak isterseniz, doktorunuzla konuşmalısınız ve onun önerilerini dikkate almalısınız. Doktorunuz size ilacın dozajını yavaş yavaş azaltmanızı önerebilir veya alternatif bir tedavi seçeneği önerebilir. Bu şekilde, sağlık durumunuzda oluşabilecek olumsuz etkileri en aza indirmeye çalışabilirsiniz.💯
Zestat ilacı, yüksek tansiyon veya koroner arter hastalığı tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Amlodipin içeren Zestat, kalsiyum kanal blokeri olarak adlandırılan bir grup ilaç içerir ve kalp ve damarları genişleterek kan akımını arttırarak yüksek tansiyonu düşürür. Ancak, sakinleştirici etkisi yoktur, çünkü Zestat ilacı sakinleştirici ilaçlar sınıfına giremez. Zestat ilacı yüksek tansiyon veya koroner arter hastalığı tedavisinde kullanılır ve bu problemleri çözmek için tasarlanmıştır. Eğer sizde sakinleştirici etkisi arıyorsanız, doktorunuzla konuşmalısınız ve sizin için en uygun tedavi seçeneğini bulmalarına yardımcı olabilirsiniz.
Zestat nasıl kullanılır, zestat ne işe yarar, zestat yan etkileri hakkında detaylı bilgi almak için zestat prospektüsünü buradan inceleyebilirsiniz. Ayrıca siyah peynirin faydaları hakkında bilgi almak için içeriğimize göz atabilirsiniz.
Siyah peynir, özellikle yapımında kullanılan maya ve bakterilerin etkisiyle elde edilir. Bu peynir, özellikle kurutulmuş olarak tüketilir ve lezzeti çok keskin ve yoğun olarak tanımlanabilir.
Siyah peynir, yapımı esnasında kullanılan maya ve bakterilerin etkisiyle elde edilir. Bu nedenle, siyah peynir, diğer peynir türlerinden daha fazla bakteri içerir. Bu bakteriler, peynirin lezzetini ve kokusunu oluşturur.
Siyah peynir, genellikle kurutulmuş olarak tüketilir. Bu nedenle, siyah peynir, diğer peynir türlerinden daha uzun süre raf ömrüne sahiptir. Siyah peynir, genellikle dilim dilim olarak tüketilir ve lezzeti çok keskindir.
Siyah peynir, genellikle yemeklerde de kullanılır. Özellikle de, Türk yemeklerinde sıklıkla kullanılır. Örneğin, manti, ıspanaklı börek, lahmacun gibi yemeklerde sıklıkla kullanılır. Ayrıca, siyah peynir, genellikle meze olarak da servis edilir.
Siyah peynir, genellikle koyun sütünden yapılır. Ancak, bazen de keçi sütü veya karışık sütler kullanılabilir. Bu nedenle, siyah peynir, süt kaynaklarına göre de farklı lezzetlerde olabilir.
Siyah peynir, genellikle Çanakkale, Balıkesir ve Manisa bölgelerinde üretilir. Bu bölgelerde, süt üretimi yaygın olduğu için siyah peynir üretimi de yaygındır.
Siyah peynir, çeşitli sağlık faydalarına sahiptir. Aşağıdaki listede siyah peynirin faydaları bulunmaktadır:
Ancak, siyah peynir yüksek miktarda yağ içermektedir, dolayısıyla düzenli tüketilirse kilo alımına neden olabilir. Ayrıca, siyah peynir, yüksek miktarda tuz içerebilir ve bu nedenle tuz alımının sınırlandırılması gerekir.
Siyah peynir ve beyaz peynir, Türkiye’de üretilen ve sıklıkla tüketilen iki farklı tür peynir olmaktadır. İkisi de koyun sütünden yapılmaktadır ancak yapım ve lezzet olarak birçok farklılıkları vardır.
Sonuç olarak, siyah ve beyaz peynir arasında yapım, lezzet, raf ömrü, kullanım ve sağlık açısından bazı farklılıklar vardır. Hangi peyniri tercih edeceğiniz, lezzet tercihinize ve kullanım amacınıza göre değişebilir.
Peynir üretim bölgeleriyle ilgili detaylı bilgi almak için bakanlık resmi sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Siyah peynir, Türkiye’de özellikle Doğu Anadolu bölgesinde üretilir ve fiyatları genellikle yerel pazarlarda veya özel peynir dükkanlarında satılır. Fiyatlar, üretim yeri, kalite ve miktar gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Örneğin, yerel bir pazarda satılan siyah peynir, daha ucuz olabilirken, özel bir peynir dükkanında satılan siyah peynir daha pahalı olabilir. Siyah peynir, genellikle dilimlenerek veya küçük parçalara ayrılarak satılır. Bu nedenle, alım miktarına bağlı olarak fiyatlar değişebilir.
Doğal Ürünlerle Evde Cilt Bakımı Nasıl Yapılır konumuzu da ziyaret ederek doğal güzelliğin sırlarını okuyabilirsiniz.
]]>Doğal ürünlerle evde cilt bakımı, sağlıklı ve doğal bir yöntemdir. Bu yöntem, cildinizi temizlerken, beslerken ve nemlendirirken doğal malzemeler kullanır. Aşağıda, doğal ürünlerle evde cilt bakımı yapmanın nasıl yapılacağını anlatan bazı ipuçlarını bulabilirsiniz.
Kalp yetmezliği, kalp vücuda kanı yeterince pompalamadığında ortaya çıkar. Genellikle bu durum ciddi ve tedavi edilemez gibi düşünülse de, kişi yaşam tarzı değişiklikleri ve çeşitli ilaçlarla durumu kontrol altına alabilir.
Kalp yetmezliği genellikle yetişkinlerde görülse de, 20’li yaşlardaki insanlarda da ortaya çıkabilir. Kalp yetmezliği üzerine yapılan bilimsel araştırmaların çoğu yaşlı yetişkinlere odaklanmaktadır.
Nadiren de olsa, genç yaşta kalp hastalığı gelişebilir. İsveç’te 20 yıllık verileri inceleyen 2014 tarihli bir incelemeye göre, kalp yetmezliği nedeniyle hastaneye yatışların yaklaşık %1’i 18-44 yaş arasındaki kişilerde meydana gelmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde tahmini 6,2 milyon kişi kalp yetmezliği ile yaşamaktadır. Bunların yaklaşık 1,4 milyonu 60 yaşın altındadır. Türkiye’de ise yaklaşık 2 milyon kalp yetersizliği hastası olduğu düşünülmektedir. (Kaynak)
Bir 2020 çalışması, kalp yetmezliğinin her 1.000 kişiden 0,02-1’ini etkilediğini tahmin etmektedir. Araştırmacılar ayrıca, nadir görülmekle birlikte, son yıllarda bilinmeyen nedenlerle vaka oranının arttığını belirtmişlerdir.
20-29 yaş arasındaki kişilerde kalp yetmezliği yaygın değildir. Yine de, 20’li yaşlardaki bir kişinin kalp yetmezliği geliştirmesi mümkündür.
Her yıl her 1.000 kalp yetmezliği vakasından tahmini olarak 0,02-1’i 20’li yaşlardaki kişilerde görülür.
Araştırmacılar 2014 yılında yaptıkları bir incelemede, koroner arter hastalığı ve yüksek tansiyonun yaşlı yetişkinlerde kalp yetmezliğine neden olma olasılığının daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir. Genç insanlarda, kalp yetmezliğinin yaygın nedenleri ise şunlardır:
Her yaştan insan arasında kalp yetmezliğinin diğer bazı yaygın nedenleri şunlardır:
Belirti ve semptomlar, kişinin sahip olduğu kalp yetmezliği türüne göre değişebilir. Kalbin hangi tarafını etkilediği, başlangıcın aniliği ve durumun ciddiyeti gibi faktörlerin tümü, bir kişinin hangi semptomları geliştirebileceğini etkileyebilir.
Hafif vakalarda, kişi egzersiz yaparken veya fiziksel aktivitelerde bulunurken ilk olarak nefes darlığını fark edebilir. Durum kötüleştikçe, sıradan işler yaparken veya uzanırken nefes darlığı gelişebilir.
Genç yaşta kalp hastalığının diğer belirtileri şunlardır:
Bir kişinin 20’li yaşlarında kalp yetmezliğini önlemek, yaşamının ilerleyen dönemlerinde önlemekle benzerdir. Kalp yetmezliğini önlemek için atılabilecek bazı adımlar şunlardır:
Tedavi kişiden kişiye değişebilir ve genellikle terapilerin ve yaşam tarzı değişikliklerinin bir kombinasyonunu içerir. Bazı tedavi seçenekleri şunları içerebilir:
Kalp kriziyle ilgili aşağıdaki gerçekleri akılda tutmak önemlidir:
Bu makalede Genç Yaşta Kalp Hastalığı Belirtileri ve Nedenleri üzerinde durduk. Dilerseniz aşağıdaki içeriklere de göz atabilirsiniz.
]]>Bu makalede, algıda seçicilik kavramını ve bunun günlük yaşamımızı nasıl etkileyebileceğini inceleyeceğiz.
Algıda seçicilik, bireylerin ilgisiz bilgileri filtrelediği bilişsel bir süreçtir. İnsanların çevreden duyusal bilgileri seçtiği ve kendi benzersiz bilişsel tercihlerine göre yorumladığı bir süreçtir. İnsanlar algısal seçiciliği, kendileri için en uygun ve önemli olan nesneleri ve olayları belirlemek ve bunlara dikkat etmek için kullanırlar. Bu süreç, insanların en önemli buldukları şeylere odaklanmalarına ve önemli olmayan uyaranları görmezden gelmelerine yardımcı olur.
İlgili İçerik: Mizantropi (İnsanlardan Nefret Etme) Nedir?
Algıda seçiciliğin mucidi olarak tek bir kişiyi belirlemek zordur. Zira bu konu erken Yunan filozoflarından beri çalışılmaktadır. Platon gerçekliğin zihinde olduğuna ve duyusal deneyimlerimiz ile düşünce süreçlerimizden etkilendiğine inanıyordu. Aristoteles, hocasının teorilerini daha da geliştirerek insanların uyaran ve tepki arasındaki belirli ilişkileri seçme konusunda gözlemci bir yeteneğe sahip olduğuna dair bir anlayış inşa etmiştir. Bu araştırma, beynimizin etrafımızdaki dünyayı nasıl yorumladığına dair kendi bakış açılarıyla katkıda bulunan birçok farklı bilim insanıyla zaman içinde gelişti.
Algıda seçicilik, bireylerin ilgisiz bilgileri filtrelemesine ve kendileriyle ilgili olan bilgilere odaklanmasına olanak tanıyarak çalışır. Bu filtreleme süreci, bireyin kendine özgü tercihlerine, inançlarına ve deneyimlerine dayanır. İnsanlar algısal seçiciliği, kendileri için en uygun ve önemli olan nesneleri ve olayları belirlemek ve bunlara dikkat etmek için kullanırlar. Bu süreç, insanların en önemli buldukları şeylere odaklanmalarına ve önemli olmayan uyarıcıları görmezden gelmelerine yardımcı olur.
Algıda seçiciliğin bireyler için birçok faydası vardır. Önemli bilgilere odaklanmamızı ve ilgisiz ayrıntıları engellememizi sağlar. Bu, gerekli olmayan bilgilere zaman harcamadığımız için bilgileri daha verimli bir şekilde işlememize yardımcı olur. Ayrıca, algısal seçicilik çevremizdeki bilgilere öncelik vermemize yardımcı olur. Bu da karar verme ve problem çözmede yardımcı olabilir.
Algıda seçicilik faydalı olsa da, bazı potansiyel dezavantajları da vardır. Algısal seçiciliklerine çok fazla güvenen kişiler, ilgili olarak tanımlamadıkları önemli bilgileri kaçırabilirler. Ayrıca, algısal seçicilik insanların önemli olarak tanımladıkları bilgilere çok fazla odaklanmalarına ve ilgili olduğunu fark etmedikleri potansiyel olarak önemli diğer bilgilere dikkat etmemelerine yol açabilir.
Seçici dikkat, bir uyaranın belirli yönlerine odaklanırken diğerlerini görmezden gelme sürecidir. Örneğin, kalabalık bir caddede yürürken, geçen arabaların seslerine odaklanabilir ve yoldan geçenlerin konuşmalarını görmezden gelebilirsiniz. Bu bir seçici dikkat örneğidir.
Seçici tanıma, bir uyarıcının belirli yönlerine odaklanırken diğerlerini görmezden gelme sürecidir. Örneğin, bir tabloya bakarken renklere odaklanabilir ve fırça darbelerini görmezden gelebilirsiniz. Bu, seçici tanımaya bir örnektir.
Seçici hafıza, bir uyarıcının belirli yönlerine odaklanırken diğerlerini göz ardı etme sürecidir. Örneğin, bir ders dinlerken ana noktalara odaklanabilir ve ayrıntıları göz ardı edebilirsiniz. Bu seçici hafızaya bir örnektir.
Algı, çevremizi anlamlandırmak için duyularımız aracılığıyla bilgi alma ve bunları yorumlama sürecidir. Dünyayı bu şekilde anlamlandırır ve onunla bu şekilde etkileşim kurarız. Ancak algımız, çevremizi ve çevremizdeki insanları nasıl yorumladığımızı etkileyebilecek çeşitli faktörler tarafından da şekillendirilir.
Biyolojimiz, algımızı etkileyen birçok faktörden biridir. Görme, duyma, koklama, tatma ve dokunma gibi fiziksel duyularımız bize etrafımızdaki dünya hakkında bilgi verir ve bunları yorumlamamıza yardımcı olur. Beynimiz de duyularımızdan aldığımız bilgileri işlediği ve yorumladığı için algıda bir rol oynar. Ayrıca, genetik yapımız ve önceki deneyimlerimiz de algımızı şekillendirebilir.
Örneğin, renk körü olan insanlar belirli renkleri algılayamayabilir. Benzer şekilde, travma yaşamış veya akıl hastalığı olan kişilerin gerçeklik algısı değişmiş olabilir.
İçinde yaşadığımız ve etkileşimde bulunduğumuz çevre de algımızı şekillendirebilir. Aydınlatma, gürültü, sıcaklık ve diğer insanların varlığı gibi faktörler çevremizi nasıl algıladığımızı etkileyebilir.
Örneğin, karanlık veya loş bir oda bizi huzursuz ve endişeli hissettirirken, aydınlık ve iyi aydınlatılmış bir oda kendimizi güvende hissetmemizi sağlayabilir. Benzer şekilde, gürültülü ve kaotik bir ortam bizi bunalmış ve stresli hissettirirken, sessiz ve huzurlu bir ortam bizi rahatlamış ve sakin hissettirebilir.
Psikolojik durumumuz da algımızı etkileyebilir. İnançlarımız, değerlerimiz ve beklentilerimiz etrafımızdaki dünyayı nasıl yorumladığımızı renklendirebilir. Ayrıca, duygusal durumumuz da algımızda rol oynayabilir. Örneğin, mutlu ve memnun hissettiğimizde, dünyayı olumlu bir ışık altında görme olasılığımız daha yüksek olabilir. Tersine, üzgün ve depresif hissettiğimizde, dünyayı olumsuz bir şekilde görme olasılığımız daha yüksek olabilir.
İçinde yaşadığımız sosyal çevre de algımızı şekillendirebilir. Ailemiz, arkadaşlarımız ve iş arkadaşlarımızla olan ilişkilerimiz kendimizi ve etrafımızdaki dünyayı nasıl algıladığımızı etkileyebilir. Ayrıca, televizyon, film ve internet gibi medya da algımızı etkileyebilir.
Örneğin, medya belirli bir grup insanı olumsuz bir şekilde resmediyorsa, o grup hakkında olumsuz bir algıya sahip olma ihtimalimiz artabilir. Benzer şekilde, medya belirli bir grup insanı olumlu bir şekilde gösteriyorsa, o gruba ilişkin olumlu bir algıya sahip olma olasılığımız daha yüksek olabilir.
Algıda seçicilik, çevreden gelen bilgileri önceliklendirmemize ve filtrelememize yardımcı olan önemli bir bilişsel süreçtir. Bilgiyi daha verimli bir şekilde işlememize yardımcı olmanın yanı sıra karar verme ve problem çözmeye yardımcı olmak gibi birçok faydası vardır. Bununla birlikte, insanların ilgili olarak tanımlamadıkları önemli bilgileri kaçırmalarına da yol açabilir. Algısal seçiciliğin davranışlarımızı nasıl etkilediğinin farkında olmak ve bunu dikkatli bir şekilde kullanmak önemlidir.
Kaynakça:
]]>Sağlığa faydalarından yemek pişirme ve fırınlamadaki çok yönlülüğüne kadar, bu besinin evinizin vazgeçilmezi olacağı kesin. Kuşburnu marmelatının harika faydaları hakkında daha fazla bilgi edinmek için okumaya devam edin.
Kuşburnu marmelatı; kuşburnu ve genellikle şekerden yapılan bir karışımdır. Kuşburnu yabani güllerin yenilebilir meyvesidir ve doğal olarak antioksidanlar, vitaminler ve mineraller bakımından zengindir. Kuşburnu marmelatında kullanılan şeker tat vermekle birlikte marmelatın korunmasına da yardımcı olur. Kuşburnu marmelatı, eşsiz lezzeti ve sayısız faydası nedeniyle ilgi görmektedir.
İlginizi Çekebilir: Mizantropi (İnsanlardan Nefret Etme) Nedir?
Kuşburnu marmelatı inanılmaz derecede besleyicidir ve sağlık açısından sayısız faydası vardır. İşte kuşburnu marmelatı faydaları…
Marmelat veya sadece ham hali olarak ele aldığımızda kuşburnu kızarıklık,ciltte yanma ve ileri vakalarda nefes darlığına yol açabilecek seviyede alerjik reaksiyonlara neden olabilir.
Şekersiz kuşburnu marmelatı faydaları aslında şekerli veya şekersiz oluşuna bağlı bir değişim yaşamaz. Şeker burada sadece tatlandırıcı role bürünmektedir. Bundan dolayı yukarıdaki faydaları tekrarlamak hiç de yanlış olmaz.
Şekersiz kuşburnu marmelatı mükemmel bir C Vitamini kaynağıdır ve bir çorba kaşığı önerilen günlük alım miktarının ’si kadarını sağlar. C Vitamini bağışıklık sistemi için gereklidir. Cildin genç ve sağlıklı görünmesine yardımcı olan kolajen üretiminde rol oynar. Şekersiz kuşburnu marmelatı, iyi görme ve sağlıklı cilt için gerekli olan A Vitamini açısından da zengindir. Ayrıca, sindirim sağlığını ve düzenli bağırsak hareketlerini desteklemeye yardımcı olan iyi bir diyet lifi kaynağıdır.
Kuşburnu marmelatını mutfağınızda bir çok alanda kullanabilirsiniz. Tatlı tadı onu tost, kek ve çöreklere harika bir şekilde ekler. Tavuk gibi etler için sos olarak da kullanılabilir. Kuşburnu marmelatı dondurma için bir üst kaplama olarak veya tartlar ile turtalar için bir dolgu olarak kullanılabilir. Son olarak reçellerde, jölelerde ve konservelerde kullanılabilir.
Her derde deva niteliğindeki kuşburnu marmelatını hazırlamak son derece kolay ve basittir. Videodaki adımları takip etmeniz yeterli olacaktır.
Kuşburnu marmelatı, oldukça lezzetli ve besleyici bir besindir. Bu makalede kuşburnu marmelatının sağlığa faydalarından yemek pişirme ve fırınlamadaki çok yönlülüğüne kadar birçok faydası incelenmiştir. Kuşburnu marmelatı antioksidanlar, vitaminler ve minerallerle doludur ve çeşitli yemeklerde kullanılabilir. Bugün kendi kuşburnu marmelatınızı hazırlayın ve tüm faydalarının tadını çıkarın.
]]>Maya, insan vücudunda bulunan tek hücreli bir mantar türüdür. Maya normalde idrarda bulunmaz. Genel olarak idrarda maya hücrelerinin varlığı bir sorun olarak görülmez. Ancak idrarda maya hücrelerinin yükselmesi bir enfeksiyon belirtisi olabilir. İdrarda yüksek maya hücreleri tipik olarak idrar yolu enfeksiyonu (İYE) veya maya enfeksiyonunun bir göstergesidir.
Hamilelik sırasında idrarda yüksek miktarda maya hücresi vücudun dengesinin bozulduğunun bir işaretidir. Maya, vücutta doğal olarak oluşan bir mantardır, ancak büyük miktarlarda bulunduğunda tıbbi sorunlara neden olabilir. Hamile kadınlarda, idrarda yüksek maya hücreleri maya enfeksiyonunun bir göstergesi olabilir. Bu durum anne için rahatsızlığa neden olabilir ve bebek için komplikasyonlara yol açabilir.
Hamilelik sırasında idrarda maya hücrelerinin yükselmesinin kesin nedeni bilinmemektedir. Bununla birlikte, hamilelik sırasında meydana gelen hormonal değişikliklerin vücudun doğal dengesini bozabileceği ve mayanın aşırı büyümesine yol açabileceği düşünülmektedir. Ayrıca, zayıflamış bağışıklık sistemi, vücuttaki yüksek şeker seviyeleri ve antibiyotik veya steroid kullanımı da idrarda yüksek düzeyde maya hücresinin varlığına yol açabilir.
Hamile bir kadının idrarında maya hücreleri yükseldiğinde; vajinal bölgede kaşıntı, yanma ve ağrı gibi semptomlar yaşayabilir. Bazı durumlarda, maya enfeksiyonu mesaneye yayılarak tahrişe ve rahatsızlığa neden olabilir. Tedavi edilmezse, enfeksiyon erken doğum ve düşük doğum ağırlığı gibi daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
İdrar testinde maya bulunması, kandidiyaz adı verilen yaygın bir vajinal enfeksiyonun teşhisi için yararlıdır.
Mayalar, yaklaşık 3 ila 40 mikrometre çapında tek hücreli bir mantar türüdür. Ana enerji kaynağı olarak organik bileşikleri kullanırlar ve koloniler halinde büyürler.
Maya, diyabetik hastaların veya bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerin idrarında yaygın olarak bulunur. Diyabetli hastaların asidik, glikoz içeren idrarı mayanın büyümesi için ideal bir ortam sağlar.
İdrar numunesine giren az miktarda maya, numune hızlı bir şekilde incelenmezse hızla çoğalır.
İlginizi Çekebilir: Ksantelazma Belirtileri,Nedenleri ve Tedavisi
İdrarda maya hücrelerinin yükselmesinin en yaygın nedeni idrar yolu enfeksiyonudur. İdrar yolu enfeksiyonlarına idrar yoluna giren ve iltihaplanmaya neden olan bakteriler neden olur. Bakteriler kirli su, cinsel aktivite ve hatta kötü hijyen gibi çeşitli kaynaklardan ortaya çıkabilir. İdrarda yüksek maya hücrelerinin diğer nedenleri arasında zayıflamış bağışıklık sistemi, diyabet veya hormonal düzensizlikler yer alabilir.
İdrarda yüksek düzeyde maya hücresinin belirtileri nedene bağlı olarak değişebilir. En yaygın olarak, hastalar idrar yaparken yanma veya kaşıntı, idrara çıkma isteğinde artış veya bulanık veya kötü kokulu idrar yaşayacaktır. Diğer belirtiler arasında alt karın bölgesinde ağrı, ateş veya yorgunluk yer alabilir.
İdrardaki mayayı incelemek için önceden idrar sedimentinin elde edilmesi gerekir.
Bunun için idrar örneği birkaç saat bekletilerek idrardaki farklı elementlerin (beyaz ve kırmızı kan hücreleri, maya, kristaller, vb.) dibe çökmesi beklenmelidir. Bu işlem çok yavaş olduğundan, daha kısa sürede tortu örneği elde etmek için idrar saniyede 1500 veya 2000 devirde yaklaşık 5 dakika santrifüj edilir.
Maya hücreleri mikroskop altında tomurcuk içerebilen veya içermeyen küçük, kırılgan oval yapılar olarak görünür. Şiddetli enfeksiyonlarda, dallanmış, miselyal formlar olarak görünebilirler.
Bazen, boyutları ve şekilleri çok benzer olduğu için mayaları mikroskobik olarak kırmızı kan hücrelerinden ayırt etmek zor olabilir.
Maya hücreleri nadir, az, orta veya çok olarak rapor edilir.
İdrarda yüksek miktarda maya varsa ve buna WBC’lerin (Beyaz Kan Hücreleri) varlığı eşlik ediyorsa, bu gerçek bir enfeksiyon belirtisi olmakla birlikte kandidiyaza işaret eder.
İdrarda yükselen maya hücrelerinin tedavisi altta yatan nedene bağlı olacaktır. İdrar yolları enfeksiyonları için genellikle enfeksiyona neden olan bakterileri ortadan kaldırmak için antibiyotikler reçete edilir. Diyabet veya hormonal dengesizlikler gibi diğer nedenler için doktorlar, durumu yönetmeye yardımcı olmak için yaşam tarzı değişiklikleri veya ilaç tedavisi önerebilir. Bazı durumlarda, idrarda yükselen maya hücrelerini tedavi etmek için antifungal ilaçlar önerilebilir.
Sonuç olarak, idrarda maya hücresi yüksekliği enfeksiyon belirtisi olabilir. En yaygın neden idrar yolu enfeksiyonudur. Ancak diyabet veya hormonal dengesizlikler gibi diğer nedenler de sorumlu olabilir.
İdrarda yüksek düzeyde maya hücresinin belirtileri değişebilir fakat tipik olarak idrar yaparken yanma veya kaşıntı, artan idrara çıkma isteği veya bulanık ile kötü kokulu idrarı içerir. İdrarda yüksek maya hücreleri için tedavi altta yatan nedene bağlı olacaktır ve İYE’ler için antibiyotiklerden diğer nedenler için antifungal ilaçlara kadar değişebilir.
]]>Cerrahi dikişler ya da ameliyat dikişleri, yaraları kapatmak için kullanılan bir tür tıbbi işlemdir. Genellikle ameliyat sırasında yapılan kesilerin yanı sıra kesikler ve yırtıklar gibi dış yaraları kapatmak için de kullanılırlar. Cerrahi dikişler iplik, yapışkan bant ve hatta zımba dahil olmak üzere çeşitli malzemelerden yapılabilir.
Cerrahi dikişler, her biri kendine özgü avantaj ve dezavantajlara sahip birkaç farklı tipte olabilir. En yaygın kullanılan tipler emilebilir, emilmeyen ve yapışkan tiplerdir. Emilebilen dikişler zamanla çözülürken, emilemeyen dikişlerin bir sağlık uzmanı tarafından alınması gerekir. Yapışkan dikişler özel bir tıbbi yapışkan türünden yapılır ve tıbbi müdahaleye gerek kalmadan kolayca çıkarılacak şekilde tasarlanmıştır.
Ameliyat dikişlerinin iyileşme süresi, kullanılan dikişin türüne ve yaranın boyutuna bağlıdır. Genel olarak, cerrahi dikişlerin iyileşmesi yaklaşık 5 ila 7 gün sürer. Bununla birlikte, daha büyük yaralar veya emilebilir malzemelerden yapılan dikişler için daha uzun sürebilir.
Çözülebilir veya emilebilir iç dikişlerin kaybolması için geçen süre değişebilir. Çoğu 1 veya 2 hafta içinde çözülmeye veya dökülmeye başlar. Ancak tamamen kaybolmaları birkaç hafta sürebilir. Bazıları birkaç ay sürebilir.
Dikişlerinizin olması gerektiği gibi iyileşip iyileşmediğini merak ediyor olabilirsiniz. Genel olarak, dikişleriniz düzgün bir şekilde iyileşiyorsa, etkilenen bölgede daha az ağrı, şişlik ve kızarıklık fark etmelisiniz. Bölgenin işlem öncesine göre daha sıkı hissedilmesi de olağandır. Bu işaretler, dikişlerinizin doğru bir şekilde iyileştiğine dair içinizi rahatlatmaya yardımcı olabilir.
Yara bir bandajla kaplıysa, bölgenin iyileşip iyileşmediğini de görebilirsiniz. Bu, bandajı nazikçe çıkararak ve altındaki dikişleri gözlemleyerek yapılabilir. Sağlam görünüyorlarsa ve ayrılmıyorlarsa, bu dikişlerinizin düzgün bir şekilde iyileştiğine dair iyi bir işarettir.
Dikişleriniz güzel bir şekilde iyileşiyor gibi görünse bile, bir şeylerin yolunda gidip gitmediğini gösterebilecek dikkat etmeniz gereken birkaç işaret vardır. Bunlar arasında kızarıklık, şişme, sıcaklık, ağrı ve yaradan akıntı yer alır. Bu işaretlerden herhangi birini fark ederseniz, yarayı kontrol ettirmek için doktorunuza başvurmanız en iyisidir.
Yaranın etrafındaki cildin rengine de dikkat etmek önemlidir. Rengi değişmeye başlarsa, bu bir enfeksiyon belirtisi olabilir. Böyle bir durumda hemen tıbbi yardım alın.
Yakın zamanda ameliyat olduysanız, iyileşme sürecinin rahatsız edici ve uzun olabileceğini biliyorsunuzdur. Ancak doğru bilgi ve özenle dikişlerinizin iyileşme sürecini hızlandırabilir ve daha hızlı iyileşme yoluna girebilirsiniz. İşte bazı öneriler…
İyileşme sürecindeki en önemli adım uygun bakım ve temizliktir. Enfeksiyonu önlemek için dikişler kuru ve temiz tutulmalıdır. Dikişlerinize dokunmadan önce ve sonra ellerinizi sabun ve suyla yıkadığınızdan emin olun. Ayrıca, tahrişe ve iltihaplanmaya neden olabileceğinden, doğrudan dikişlerin üzerine su veya sabun sürmekten kaçının. Bandajlarınızı düzenli olarak değiştirin ve herhangi bir enfeksiyon belirtisine karşı dikişlerinize göz kulak olun.
Dengeli beslenmek iyileşme süreci için çok önemlidir. Vitamin ve mineraller açısından zengin bir diyet, dikişlerin iyileşme sürecini hızlandırmaya yardımcı olabilir. Meyveler, sebzeler ve proteinler, dokunun onarılmasına ve yenilenmesine yardımcı olabilecek harika kaynaklardır. Ayrıca, gün boyunca susuz kalmadığınızdan ve bol su içtiğinizden emin olun.
Bazı durumlarda, alternatif tedaviler iyileşme sürecini hızlandırmaya yardımcı olabilir. Bitkisel ilaçlar, homeopati (bazı hastalıklara neden olabilecek maddelerin düşük dozlarda verilmesi) ve akupunktur; ameliyat dikişlerinin iyileşmesi için faydalı olabilecek alternatif tedavilere örnektir. İlaçlarla etkileşime girebileceğinden veya başka yan etkilere neden olabileceğinden herhangi bir alternatif tedaviyi denemeden önce doktorunuzla veya sağlık uzmanınızla konuşun.
Genel olarak, cerrahi işlemden sonra en az bir hafta boyunca sudan kaçınmanız gerekir. Bununla birlikte, kesin zaman dilimi prosedürün türüne, kullanılan dikişlerin türüne ve dikişlerin konumuna bağlı olarak değişebilir. Doktorunuzun talimatlarına uymanız ve bölgeyi suya maruz bırakmadan önce önerilen süre kadar beklemeniz önemlidir.
Ameliyattan sonra belirli bir süre sudan kaçınmak önemlidir. Bunun nedeni, dikişli bölgenin suya maruz kalmasının enfeksiyonlara ve diğer komplikasyonlara neden olabilmesidir. Su ayrıca dikişlerin gevşemesine veya çözülmesine neden olabilir. Bu da yaranın açılmasına ve enfeksiyona daha duyarlı hale gelmesine yol açabilir.
Ameliyattan sonra kişinin duş almasının güvenli olduğunu gösteren sabit bir süre olmamasına rağmen, yine de kabaca duş almadan önce en az 2-3 gün beklenmesi önerilir. Dikiş atıldıktan iki ila üç gün sonra kişi, hijyen de gerekli olduğu için vücudunu yıkamak için hafif basınçlı duş alabilir. Ancak uygun bir banyo yapmak için yaranın tamamen iyileşmesi beklenmelidir. Kişi acele etmemeli ve dikişlerinin üzerine çok fazla su dökmemelidir. Aksi takdirde bu durum çeşitli enfeksiyonlara neden olabilir.
Ameliyat Dikişlerinin İyileştiği Nasıl Anlaşılır? yazımızı okuduğunuz için teşekkürler. Dilerseniz Polimenore Belirtileri ve Nedenleri yazımıza da göz atabilirsiniz.
]]>Ksantelazma veya ksantelazma palpebrarum (XP), burnunuzun hemen yanındaki göz kapaklarınızın üzerinde veya köşelerinde görülen zararsız sarı bir oluşumdur. Derinizin altında kolesterol birikmesi sonucu ksantelazma oluşur.
Bunun görülmesi başka bir rahatsızlığın belirtisi olabilir. Örneğin;
Araştırmacılar, bu hastalığa yakalanmanın gelecekte aşağıdaki rahatsızlıklara yakalanma olasılığınızın çok yüksek olduğunu düşünmektedir:
Ksantelazması olan kişilerin yarısının kolesterol seviyesi yüksektir. Sağlık hizmeti sunan kuruluşlar bu değerleri genellikle anne babanızdan veya bazı karaciğer hastalıklarından kaynaklanan yüksek kolesterolü olan kişilerde görürler.
Ancak ksantelazması olan kişilerin diğer P’sinde yüksek kolesterol yoktur.
Herkeste bu hastalık geliştirebilir. Ancak aşağıdaki durumlarda daha fazla risk altındasınız:
Ksantelazmalar cildinizi etkileyen en yaygın ksantoma (kolesterol birikintileri) türüdür. Ancak toplumun sadece yaklaşık %1’inde görülür.
Ksantelazmalar göz kapaklarınızın etrafında bulunan sarımsı birikintilerdir. Bu birikintiler şu şekillerde görülebilirler:
Evet, ksantelazmanız varsa yüksek kolesterolünüz olması çok muhtemeldir. Yüksek kolesterol ilk başta herhangi bir belirtiye neden olmaz. Bir kan testi size yüksek kolesterolünüz olup olmadığını söyleyebilir.
Kolesterolü şu yollarla normal seviyeye düşürebilirsiniz:
Teşhisi için genellikle test gerekmez. Ancak doktorunuz aşağıdakileri kontrol etmek isteyebilir:
Hayır. Bu hastalık tedavi olmadan geçmez. Aksine aynı boyutta kalır veya büyür. Sivilce gibi patlatamaz veya sıkamazsınız. Reçetesiz satın alabileceğiniz ve kendi başınıza kullanabileceğiniz ürünler cildinizi yakabilir. Bu nedenle doktora görünmeniz en iyisidir.
Ksantelazmanın bir sağlık kuruluşu tarafından çıkarılması en iyi seçenektir. Doktorunuz büyük olasılıkla sıvı nitrojen kriyoterapisini ilk tercih edilen çıkarma yöntemi olarak kullanmak isteyecektir.
Doktorunuz sizden düşük yağlı bir diyete geçmenizi ve statin (Lipit düşürücü bir ilaçlar grubu) almanızı isteyebilir. Ancak bu adımlar zaten sahip olduğunuz yağ birikintisinden kurtulmanızı sağlamayacaktır.
Bu yağ birikintileri size zarar vermese de onları çıkarmak isteyebilirsiniz. Bunun için şu yöntemler denenmektedir.
Bu tedaviler genellikle işe yarar. Ancak birkaç seansa ihtiyacınız olabilir.
Hangi tedaviyi alırsanız alın çıkarıldıktan sonra geri gelme durumu vardır. Kolesterolünüzü düşürmek için doktorunuzun önerilerini dinleyin. Böylece hastalığın nüks etme olasılığı azaltılabilir.
Hangi tedaviyi aldığınıza bağlı olarak iyileşmek üç veya dört gün sürebilir. Bazı yan etkiler günler içinde ortadan kalkarken diğerlerinin (cilt renginin değişmesi gibi) ortadan kalkması birkaç ay sürer.
Hastalığı yenmek için kolesterolü düşürmek en önemlisidir. İşte kolesterolünüzü düşürmek için deneyebileceğiniz uygun fiyatlı ve kolay ev ilaçlarının bir listesi:
Sarımsak, bir dizi sağlık sorununun tedavisine yardımcı olabilecek allisin olarak bilinen bir bileşik içerir. Özellikle vücuttaki kolesterol seviyelerini düşürmek için faydalıdır.
Her gün yarım diş sarımsak veya bir diş bütün sarımsak tüketin.
Muz kabukları C ve E vitaminleri açısından zengindir. C vitamini, vücuttaki kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilecek güçlü bir antioksidandır.
Muz kabukları ayrıca kolesterol düşürücü etkileriyle bilinen bir bileşik olan pektin içerir.
Yeşil çay, çeşitli faydaları olan kateşinler içerir. Vücuttaki aşırı yağ seviyelerinden kurtularak ksantelazmayı iyileştirmeye yardımcı olabilecek anti-enflamatuar, antioksidan ve kolesterol düşürücü özelliklere sahiptirler. Yeşil çayı şu şekilde kullanabilirsiniz:
Çemen otu tohumları, karaciğer ve bağırsaklardaki kolesterol seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilecek faydalı bileşiklerle doludur. Çeşitli çalışmalar, vücuttaki lipit seviyelerini düşürme konusunda çemen otunun olumlu etkilerini göstermiştir.
Kişniş, vücuttaki kolesterol birikimini azaltmaya yardımcı olabilecek antioksidanlarla dolu şifalı bir bitkidir.
Bu hastalık başka sağlık sorunlarının belirtisi olabilirken, kendi başına zararlı değildir. İnsanlar genellikle görünüşünü beğenmedikleri için tedavi olurlar. En doğru prognozu elde etmek için doktorunuz kolesterol seviyenizi kontrol eder ve diğer kan testlerini yaptırır.
Ksantelazmalarınızı aldırdıysanız, doktorunuza takibi için gidin. Kontrol programı, hangi tür tedavi gördüğünüze bağlı olarak değişebilir. Örneğin, işleminizden bir ay ve üç ay sonra randevularınız olabilir.
Eğer kişi göz kapaklarındaki sarı oluşumları aldırmak istiyorsa, bir dermatoloğa görünmesi tavsiye edilir.
Ksantelazma kolesterol dolu plaklardır ve sıkılarak çıkarılamaz.
İlginizi Çekebilir: Herpetik Keratit Nedir? Belirtileri ve Tedavisi
Kaynakça:
]]>Enterovirüsler olarak bilinen bir grup virüsle yakından ilişkilidir. Enterovirüsler birçok yaygın çocukluk enfeksiyonuna neden olur.
Parekovirus ilkbahar, yaz ve sonbaharda daha yaygındır. Bu aynı zamanda mide ile ilgili hastalıkların daha yaygın olduğu zamandır.
İnsanları enfekte eden parechovirus türleri İnsan Parechovirusü olarak bilinir.
Parechovirus (parekovirüs) genellikle solunum damlacıkları (hapşırma veya öksürme yoluyla), tükürük veya enfekte bir kişinin dışkısı ile temas yoluyla kişiden kişiye yayılır. Siz veya çocuğunuz solunum semptomları veya gastrointestinal semptomlar (ishal veya kusma) ile kendinizi iyi hissetmiyorsanız, özellikle üç aydan küçük bebeklerden uzak durmanız önemlidir.
Bu mikropla karşılaştıktan sonra hastalığın ne kadar sürede geliştiği henüz bilinmemektedir.
Herkes Parekovirüs ile enfekte olabilir. Ancak en sık 6 ay ile 5 yaş arasındaki çocukları etkiler ve ateş, döküntü, üst solunum semptomları gibi sorunlara neden olur. Aslında çoğu çocuk anaokuluna başladığında bu enfeksiyonu geçirmiş olur.
Parekovirüs 3 aydan küçük bebeklerde ve özellikle de 1 aydan küçük bebeklerde çok daha ciddi hastalıklara neden olabilir.
Parekovirüsü olan çoğu kişide herhangi bir belirti görülmez. Bazı kişilerde hafif ishal, ateş veya soğuk algınlığı ile grip benzeri belirtiler görülür.
Bebekler ve küçük çocuklar çok hızlı bir şekilde rahatsızlanabilir. Nadiren, parekovirüs ciddi bir kan enfeksiyonu olan sepsise veya beyni çevreleyen zarda ciddi bir enfeksiyon olan menenjit veya ensefalite neden olabilir. Bunlar en çok 3 aydan küçük bebeklerde görülür.
Bebeklerde ve küçük çocuklarda dikkat edilmesi gereken parechovirüs belirtileri şunlardır:
Parekovirüsü teşhis etmek için farklı vücut sıvılarının test edilmesi gerekir. Doktorunuz dışkı, beyin omurilik sıvısı (beyni çevreleyen sıvı), kan ve burun ile boğazdan salgı örnekleri alabilir.
Bol su içmek ve Parasetamol almak semptomları hafifletmeye yardımcı olabilir. Şiddetli enfeksiyonu olan bebekler ve küçük çocukların hastanede tedavi edilmesi gerekebilir. Çoğu, tedavi ile birkaç gün içinde iyileşir.
Birçok viral enfeksiyonda olduğu gibi iyi hijyen en iyi korumadır. Parekovirüsün yayılmasını durdurmak için şunları yapabilirsiniz:
Parakovirüs enfeksiyonunu önleyecek bir aşı yoktur. İyi hijyen buna karşı en iyi korumadır.
İlginizi Çekebilir: Chagas Hastalığı Nedir?
Kaynaklar:
]]>Mizantropi terimi tam olarak Yunanca “mīsanthrōpos” yani “misos” nefret ve “anthropos” insan sözcüklerinden türemiştir. Mizantropi yalnızlık arayışı ve her türlü sosyalliğin reddedilmesiyle kendini gösteren toplumdan kaçınma ile insanlardan nefret etme olarak açıklanabilir.
Misantropi, hem bir bütün olarak insanlığı küçümseme ve nefretten hem de yaşamda aktif bir rol alamamaktan kaynaklanan bir tutumdur. Bazı durumlarda kendi başına patolojik olmasa bile manik-depresif sendromlar, paranoya vb. gibi belirli psikolojik durumların bir ifadesi olabilir.
Mizantropi türleri şunlardır:
Misantroplar üstünlük taslama ve başkaları için çok az empati kurma eğilimindedir. Bu isteksizliklerinin birkaç nedeni vardır. İşte misantropinin nedenleri:
Tüm bunlar zaman içinde asosyalliğe eğilimli dissosiyatif bir kişiliğin oluşmasına neden olmuş olabilir. Misantropi, toplumun beni kabul etmemesine tepki olarak da ortaya çıkabilir; örneğin, geçmişte beni reddettikleri için başkalarını reddetme düşüncesi gibi.
Misantropinin açık örnekleri, insanlığa karşı genel bir nefret duyan ve psikolojik düzeyde antisosyal kişilik bozukluğuna yakın olanlardır. Bu hastalık erkeklerin %3’ünü ve kadınların %1’ini etkilemektedir. En sık bağımlılık veya hapis durumlarında kendini gösterir. Antisosyaller genellikle aşağıdaki insan düşmanlığı belirtileriyle karakterize edilirler:
Asosyal kişi başkalarından tamamen kopuktur. Bu semptomlar, yakınları tarafından sevilmemelerine yol açar ve bunun sonucunda da kendilerini birçok şeyden izole ederler.
Mizantropi genellikle terapi ile tedavi edilir. Bu, bireysel veya grup terapisi yoluyla yapılabilir. Terapinin amacı, misantropisi olan kişinin nefretini anlamasına ve bununla nasıl başa çıkacağını öğrenmesine yardımcı olmaktır. Terapi ayrıca misantropinin altında yatan nedenlerin belirlenmesine de yardımcı olabilir.
Misantropi başa çıkılması zor bir kavramdır. Misantropinin tüm insanlara karşı bir nefret olmadığını hatırlamak önemlidir. İnsanlığa duyulan bir nefrettir.
İlgili İçerik: Scarlet O’Hara Sendromu (Erteleme Hastalığı) Nedir?
Kaynakça:
]]>Scarlet O’Hara Sendromu yaygın olarak tembellik veya yüzleşme korkusu nedeniyle halledilmesi gereken işleri erteleme durumunu ifade eder.
Bu yazıda son zamanlarda ismini duymaya başladığımız Scarlet O’Hara sendromunun ne olduğunu göreceğiz. Ama önce sendromun temelini oluşturan isim Scarlet O’Hara’nın kim olduğunu kısaca açıklamakta fayda var.
Scarlet O’Hara (Amerika Birleşik Devletleri’nde Katie Scarlett O’Hara olarak bilinir), Amerikalı yazar Margaret Mitchell tarafından 1936 yılında yayınlanan ve 1939 yılında beyaz perdeye uyarlanarak birçok Oscar kazanan “Rüzgar Gibi Geçti” romanının kahramanıdır.
Bu karizmatik karakter aslında iyi kalpli tipik bir kahraman değil oldukça farklıdır. Gerçekte Scarlet kaprisli, çıkarcı ve huysuzdur. Ancak onun hakkında öne çıkan bir şey varsa o da her zaman istediğini elde etmeye çalışırken gösterdiği azim ve kararlılıktır. Bu durum savaş zamanında hayatta kalmasında ona yardımcı olacak bir yetenektir. Ancak bu durum romanı okurken veya filmi izlerken görülebileceği gibi ona bazı sorunlar da çıkaracaktır.
Scarlet O’Hara Sendromu Ashley Wilkes’e aşık olmasına rağmen evlendiği Rhett Butler tarafından terk edildiğinde söylediği bir sözden kaynaklanmaktadır. Terk edildiği anda sevgilisini geri getirmenin bir yolunu arama niyetini beyan eder; ancak bunun aceleyle ele alınamayacak kadar karmaşık bir mesele olduğunu düşünür ve şu cümleyi söyler: “Bunu yarın düşüneceğim”.
Scarlet O’Hara’nın “I’ll think about it tomorrow” (Bunu yarın düşüneceğim) cümlesi birçok insanın günlük yaşamında oldukça yaygın bir kullanıma sahiptir. Bu ifade psikoloji alanında sorumlulukları veya işleri bir sonraki güne erteleme alışkanlığı ile ilişkilendirilmiştir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi Scarlet O’Hara Sendromu, “Rüzgar Gibi Geçti” filmindeki bir karakter olan Scarlet O’Hara’nın “Bunu yarın düşüneceğim” cümlesinin bir sonucu olarak erteleme durumu ile ilişkilendirilmiştir.
Bu şekilde bakıldığında bu sendrom, bazı kişilerde görülen ve onları yerine getirmek için yeterli iradeye sahip olmadıkları zamanlarda bekleyen görevlerin yarattığı stres, endişe ve hayal kırıklığına neden olabilen istemli bir davranış bozukluğu olacaktır.
Erteleme alışkanlığı kitap okumak, alışveriş yapmak, egzersiz yapmak yerine internette ve sosyal ağlarda gezinmek, takıntılı bir şekilde yemek yemek veya bizi günlük rutinin içine çeken başka herhangi bir faaliyet gibi bir dizi dış unsura bağımlılık yaratabilir. İşte o zaman tüm bunlar istenmeyen bazı sorunlara yol açabilir.
Günümüz toplumunda insanların aynı anda birden fazla görevi yerine getirmek zorunda kalması çok yaygındır ve bu durum insanları bunaltabileceği için ters etki yaratabilir. Bunun sonucunda da bekleyen işleri bitirmek yerine işleri ertelemeye veya yarım bırakmaya başlarlar.
Erteleme Hastalığı veya Scarlet O’Hara Sendromu genellikle tembellikle ilişkilendirilse de gerçek şu ki aynı anda birkaç görevin birikmesinden kaynaklanan stres, endişe veya duyguları yönetmek söz konusu olduğunda bazı durumlarda yaşanan zorluklarla daha fazla ilgili olabilir.
Bazı durumlarda erteleme yapılacak tüm işlerde hiç hata yapmadan sürekli olarak başarılı sonuçlar elde etme arzusuyla karakterize edilen işlevsiz mükemmeliyetçilikten bile söz edilebilir.
Buna ek olarak işlevsiz mükemmeliyetçiliğe sahip kişiler doygunluk hissi, bazı mantıksız inançlar, başarısızlık korkusu ve belirsizliğe karşı yüksek derecede tahammülsüzlük gibi bir dizi özelliğe sahiptir ve bu da çeşitli görevlerin ertelenmesine yol açabilir.
Ertelemenin ya da Scarlet O’Hara sendromu olarak bilinen durumun arkasında daha önce de gördüğümüz gibi tembellik, üşengeçlik ya da kötü zaman yönetiminin ötesine geçebilecek bir dizi faktör vardır. Tüm bu faktörler arasında duygularımızı yönetmedeki zorluğu, güvensizliği, işlevsiz mükemmeliyetçiliği ve kaygıyı vurgulamalıyız ki o da şudur:
Hepimizin bazen bitirilmesi gereken bir görevi ertelediğimiz doğru olsa da – ki bu tamamen normal ve makul bir durumdur- erteleme alışkanlık haline geldiğinde bu durum sorun yaşatabilir.
Erteleme bir alışkanlık haline geldiğinde Scarlet O’Hara sendromundan bahsedebiliriz ve burada duyguları yönetmede yaşanan bazı zorluklarla ve dolayısıyla anksiyeteyle yakın bir ilişki bulabiliriz. Normalde, ertelemenin arkasında yatan ve belirli sorunlara yol açan şey her zaman ve hata yapmadan başarılı sonuçlar elde etmeye duyulan güçlü ihtiyaçtan kaynaklanan yüksek düzeyde işlevsiz mükemmeliyetçiliktir.
Dolayısıyla kendimiz için belirlediğimiz yüksek standartlara ulaşamama korkusu anksiyete gelişimine yol açabilecek olan şeydir ve anksiyetenin ilk belirtileri başladığı anda (örneğin sinirlilik, tedirginlik, yorgun veya halsiz hissetme, yakın tehlike hissi, vb) her şey değişebilir. Moralimiz düşer, motivasyonumuz ve irademiz azalır ve zihnimiz sorundan ve bir zamanlar sahip olduğumuz son derece etkili olma ihtiyacından kaçmak için başka, daha ödüllendirici kısa vadeli görevler bulmaya çalışır.
Scarlet O’Hara Sendromu ile karşı karşıya kalındığında yardımcı olabilecek bazı stratejiler vardır ve bizi bunaltabilecek benzer durumlar karşısında yapılacak en akıllıca şeyin belki de profesyonel yardım almak olduğunu vurgulamaktadır. Bu sıkıntılı ve engelleyici olabilecek bir durumdan kurtulmaya başlamak için bazı stratejileri kısaca tartışacağız.
Her şeyden önce yaptıklarımızın sonuçlarını tahmin etmeyi bırakmalıyız. Çünkü bu bizim kontrolümüz dışında olan ve çeşitli faktörlere bağlı olan bir şeydir. Bu tür bir durumda işin beklendiği gibi sonuçlanmayacağı korkusuyla erteleme oldukça yaygındır. Olumsuz tahminler yalnızca kendi performansımızı kötüleştirir ve işlerin tamamlanmasını uzatır.
Mükemmellik için çabalamak ters etki yaratacağından beklentileri düşürmek de önemli olacaktır. Bunun yerine işleri daha sağlıklı bir şekilde, kişinin kendi yeteneklerine göre ve baskı altında kalmadan yapması daha faydalı olabilir. Her zaman sakin kalmak önemlidir. İşleri yapmadan önce bazı gevşeme hareketleri de faydalı olan diğer bir konudur. Aynı anda birkaç işi birden yapmaya çalışmak yerine görevleri teker teker yerine getirmek de tavsiye edilir.
İşlerimizi yerine getirirken ve projelerimizi tamamlarken karşılaşabileceğimiz bir diğer engel de korku ve güvensizliktir. Kararlı olmalı ve mümkün olan en kısa sürede harekete geçmeye çalışmalıyız. Çünkü ilham ve motivasyon aktivasyon ve hareket yoluyla ortaya çıkabilir. Aksi takdirde ilham ve motivasyonun gelmesini beklersek hareketsiz kalma ihtimalimiz artar ve işe başlama noktasında zorlanırız.
Scarlet O’Hara sendromu veya erteleme hastalığı ile mücadele söz konusu olduğunda size faydalı olabilecek öz denetimle ilgili tavsiyeler şunlardır:
Çoğu zaman insanlar bir işi düzgün bir şekilde tamamlayamayacaklarını düşündükleri için ertelerler. Ancak erkenden ve iyi bir şekilde bitirdiklerinde kendilerini motive olmuş hissederler. Aslında endişeleri o kadar da ciddi değildir.
Kaynakça:
İlgili İçerik: Polimenore Belirtileri ve Nedenleri
]]>Polimenore, adet döngülerinin 21 günden daha kısa sürmesine neden olan bir rahatsızlıktır.
Normal adet döngüleri 21 ila 35 gün arasındadır. Adet döngüsü 21 günden az sürerse, anormal olarak kabul edilir ve polimenore (sık adet görmek) olarak adlandırılır. Ancak sadece bir kez olması yeterli değildir, 8 veya daha fazla adet döneminde görülmesi gerekir.
Genel olarak Polimenore nedenleri şunlardır:
Polimenore düzensiz adet kanamasına neden olarak doğurganlığı etkileyebilir. Bu nedenle gebelik istenmesi durumunda hormon tedavisine hatta yardımcı üreme tekniklerine başvurmak gerekebilir.
Polimenore belirtileri arasında en bariz olanı adetler arasındaki sürenin kısa olmasıdır. Yumurtlama döngüsü yaklaşık 21 ila 35 gün sürmesine rağmen, polimenoreli döngüler 21 günden az sürer.
Bazı durumlarda, polimenore kısa süreli kan kaybına (Menoraji) bağlı olarak anemiye neden olabilir. Sonuç olarak, hasta aşağıdaki gibi başka semptomlara da sahip olur. Diğer polimenore belirtileri şunlardır;
Buna ek olarak, bazı kadınlar polimenore nedenlerine bağlı olarak çok ağır bir akıntıya sahip olabilirler. Hormonal dengesizlikle ilgili durumlar ağır akıntının ana nedenleridir.
Sağlıklı kabul edilenden daha sık adet görmenin genel sağlık ve üreme sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olabilir:
Sık adet görmek, adet dönemindeki kan kaybı nedeniyle anemiye yol açabilir. Kanda yeterince kırmızı kan hücresi olmadığında oksijen taşınması tehlikeye girer ve bu da yorgunluk, enerji eksikliği ile diğer semptomlara yol açar.
Döngüleri kısa olan kadınlar, adet günlerine denk gelebileceğinden doğurganlıklarını belirlemekte zorluk çekebilirler. Bazı kadınlar ise seyrek yumurtlama veya hiç yumurtlamama gibi kısırlığa yol açan yumurtlama sorunlarıyla karşılaşabilirler.
Polimenoresi olan bir kadının luteal fazının (yumurtlamadan sonra adet döngüsünün ikinci kısmı) kısa olması da mümkündür. Bu da döllenmiş yumurtanın implantasyonunun gerçekleşmesi için yeterli zaman bırakmayarak düşüğe yol açabilir.
Polimenore iki faktöre bağlı olarak kısırlığı etkileyebilir: Birincisi yumurtlama döneminin düzensizliğidir. Adet döngüsü ay içinde birkaç kez gerçekleşebilir. Bu da yumurtanın döllenmesi için ideal zamanın belirlenmesini zorlaştırır.
İkinci faktör ise adet döngüsünün iki aşamasını etkileyebilmesidir: foliküler veya menstrüasyon dönemi ve luteal faz. Foliküler faz sırasında hasta doğal yollarla gebe olabilir ancak luteal faz etkilenirse gebelik elde etmek için tüp bebek tedavisi uygulanması gerekir.
Öte yandan, adet döngüsünü düzenlemek için en yaygın tedavi doğum kontrol haplarının kullanılmasıdır. Aksi takdirde bir kadın gebelik elde etmek istiyorsa ve tedavi görüyorsa gebe kalması mümkün olmayacaktır.
Adet döngüleri kısalmış veya çok sık olan kişiler, tanı almak için bir tıp uzmanına danışmalıdır. Bu muayene veya testleri içerebilir. Eşlik eden diğer semptomlara bağlı olarak, doktor kişiyi daha fazla araştırma için bir jinekoloğa veya başka bir uzmana yönlendirebilir.
American College of Obstetricians and Gynecologists’e (ACOG) göre, doktorlar aşağıdaki testleri önerebilir:
Bir kişinin adet döngüleri düzensizse, bunun kendisi için doğal olup olmadığını veya tedavi gerektiren altta yatan bir neden olup olmadığını doğrulayabilecek bir doktora görünmelidir. Ayrıca bu durumun hayatlarını nasıl etkilediği hakkında da konuşmak isteyebilirler.
Kısaltılmış veya çok sık adet döngüleri, sosyal yaşamlarını ve ruh sağlıklarını etkilemek de dahil olmak üzere bir kişinin hayatını birçok yönden etkileyebilir.
Altta yatan nedenlerin ekarte edilmesi koşuluyla, kısa döngülerin her zaman olan ve bu nedenle tedavi gerektirmeyen kişiler için norm olabileceğini unutmamak önemlidir.
Öte yandan, kısa döngüleri sağlıksız alışkanlıkların veya çözülmemiş sağlık koşullarının sonucu olan kadınlar için tedavi öncelikle altta yatan nedeni kontrol etmeyi ve hormonal dengesizliği hafifletmeyi amaçlayacaktır. Polimenore tedavisi için şunları yapabilirsiniz.
Kuşkusuz, polimenoreden muzdarip olmak kadınların yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Bu adet bozukluğu, 21 günden az süren kısa döngülerle karakterize edilir ve yıl boyunca sık adet dönemleriyle sonuçlanır.
Kısa adet döngülerine genellikle başka semptomlar eşlik etmezken genellikle kramplar, ateş basması veya yorgunluk gibi çeşitli semptomlarla kendini gösterebilen altta yatan başka sağlık sorunlarının bir işaretidir. Bu nedenlerin çoğu hormonaldir ve polikistik over sendromu, tiroid hastalığı gibi bozukluklardan veya aşırı egzersiz ile stresli bir yaşam tarzı gibi sağlıksız alışkanlıklardan kaynaklanır.
Kısa adet döngüleriyle ilişkili olarak artan anemi, kısırlık ve düşük riski nedeniyle, polimenore değerlendirilmeli ve derhal tedavi edilmelidir. İyi alışkanlıklar (dengeli beslenme, egzersiz ve stres azaltma teknikleri) bitkisel takviyeler ve altta yatan koşulları yönetmek için psikoterapik uygulamalar birleştirilmelidir.
Adet döngüsünün 35 günü aşmış olması durumdur. Adet gecikmesinin en önemli nedeni gebeliktir. İkinci nedeni adet dönemi içinde yumurta olmaması da adet düzensizliğine yol açmaktadır.
Polimenore’nin zarar derecesi sadece jinekoloğunuz tarafından belirlenebilir. Eğer kalıtsal ise genellikle zararsızdır ancak cinsel yolla bulaşan hastalıklara ve tıbbi müdahale gerektiren diğer rahatsızlıklara işaret edebilir.
Bazı kadınlarda polimenoreye neden olan altta yatan herhangi bir durum olmayabilirken, bazılarında genellikle yüksek stres, endometriozis, cinsel yolla bulaşan hastalıklar veya kadınlarda doğurganlığı ve üreme sağlığını etkileyen durumlar neden olabilir.
Polimenore, altta yatan neden tamamen tedavi edilebilirse tedavi edilebilir. Değilse, doktorunuz bunu nasıl yöneteceğiniz ve hafifleteceğiniz konusunda size rehberlik edecektir.
Polimenore veya oligomenore şüphesi duyuyorsanız Kadın Hastalıkları bölümüne, eğer doktorunuz önerirse Jinekoloji bölümüne gitmeniz gerekecektir.
1 ayda iki kez adet görmek tamamen anormal değildir. Ancak polip veya vücudunuzdaki diğer değişikliklerin bir işareti olabilir.
Kaynakça:
“Polimenore Belirtileri ve Nedenleri” ile ilgili benzer içerikler için bu bağlantıya tıklayabilirsiniz.
]]>Herpetik keratit (göz uçuğu), gözün şeffaf ön kısmı olan korneanın herpes simpleks virüsünün neden olduğu bir enfeksiyonudur. Cinsel organları etkileyen herpes simpleks virüsü tip 2 iken, gözleri ve ağzı enfekte eden herpes simpleks virüsü tip 1’dir.
Bu enfeksiyon korneanın farklı katmanlarını etkileyebilir ve iltihabi bir reaksiyon oluşturabilir. Ayrıca iris gibi gözün daha derin yapılarını da enfekte edebilir ve gözün içinde iltihaplanmaya neden olabilir.
Herpetik keratite “zona” olarak bilinen herpes zoster virüsü de neden olabilir. Belirtiler, koşullar ve tedavi herpes simpleks keratitinden farklıdır.
Kökeni ne olursa olsun, göz uçuğu gelişmiş ülkelerde körlüğün en yaygın nedenlerinden biridir. Dünya çapındaki etkisinin 1,5 milyon vaka olduğu tahmin edilmektedir ve bazı çalışmalar kornea nakli endikasyonlarının %’inin herpetik keratitten kaynaklandığını göstermektedir.
Herpetik keratit genellikle korneanın sadece en yüzeysel tabakası olan epiteli etkiler ve yara izi bırakmadan zamanla kaybolacak ülserlere neden olur. Daha şiddetli herpetik keratit vakalarında, kornea stroması ve endoteli etkilenerek korneada ülserasyona ve skarlaşmaya neden olabilir.
Enfeksiyonun neden olduğu kornea endotelinin incelmesi, bazı durumlarda kornea delinmesine bile yol açabilir ve kornea naklini gerektirebilir.
Herpes simpleks virüsü mukozadan mukozaya temas yoluyla, ağızdan ağıza veya virüs yüklü tükürük ile gözyaşı gibi enfekte olmuş mukoza zarları tarafından üretilen salgılar yoluyla göze yayılır. Virüs göze bulaştıktan sonra bir daha asla temizlenmez. Keratit belirtileri veya semptomları ortadan kalktığında, virüs gözün sinir sisteminde uykuda kalır.
Virüs aktif hale geldiğinde keratit tekrarlar. Uyuyan virüsü “uyandırabilecek” ve tekrarlayan keratite neden olabilecek faktörler hakkında çeşitli hipotezler vardır. Bugüne kadar yapılan çalışmalar bunları doğrulayamamış olsa da güneşe maruz kalma, stres,bazı ilaçlar veya savunma sisteminin zayıflaması bunlar arasında sayılabilir.
Herpetik keratitin türleri şu şekildedir:
Herpetik keratit belirtileri, hastanın muzdarip olduğu keratit türüne bağlı olarak farklılık gösterecektir. Göz uçuğu ile ilişkilendirilebilecek olağan semptomlar genellikle şunlardır:
Göz uçuğu, yarık lamba muayenesi (Göz muayenesinde kullanılan bir yöntemdir. Gözün ön segmentinin binoküler ve büyütülerek incelenmesi işlemidir.) ile teşhis edilir. Klinik şüphe durumunda, virüslerin varlığını çok doğru bir şekilde tespit eden PCR (polimeraz zincir reaksiyonu) adı verilen bir test yapmak mümkündür.
Bazen dendrit şeklindeki epitel yaralarına da neden olabilen kuru gözle veya patojen akanthamoeba’nın neden olduğu gibi diğer enfeksiyon türleriyle karıştırılabilir.
Herpetik keratit tedavisi, durumun ciddiyetine bağlı olarak değişmektedir. Genel olarak, hafif enfeksiyonlar antiviral oftalmik merhemlerle veya göz damlalarıyla tedavi edilir. Ağır vakalarda, topikal antiviral merhemler veya jeller de oral antiviral ilaçlarla birlikte kullanılabilir. Enflamasyonun derecesine bağlı olarak, kornea hasarının ilerlemesini yavaşlatmak veya durdurmak ve nihai sekel olan kornea skarını en aza indirmek için anti-enflamatuar ilaçlar eklenir.
Sık tekrarlayan vakalarda, aylarca önleyici dozlarda oral antiviraller reçete edilir. Ancak bu durumlarda karaciğer fonksiyonları zarar görebileceğinden izlenmelidir. Görme keskinliğinde belirgin bir azalmaya ve en az 2-3 yıl boyunca hastalık inaktivitesine yol açan kornea skarının olduğu ciddi vakalarda, kornea transplantasyonu mümkündür.
Nakle rağmen, nöral ganglionda latent olan virüs yeni nakledilen korneada aktive olabilir. Bu nedenle ilk yıl boyunca önleyici bir tedbir olarak ağızdan bir antivirüs uygulanmalıdır. Ancak bu durum, virüsün bu yıldan sonra da nakledilen korneayı etkileyebileceği ihtimalini ortadan kaldırmamaktadır.
Herpes simpleks virüsü söz konusu olduğunda korunma, vücudunuzun başka bir bölgesinde aktif bir salgın varsa gözlerinize dokunmamaya çok dikkat etmekten ibarettir.
Zoster virüsünden kaynaklanıyorsa, virüsün yeniden aktifleşmesi önlenemez. Ancak göze yakın bölgelerde zoster virüsü salgını tespit ettiğinizde hızlı hareket etmeli ve tıbbi konsültasyondan sonra mümkün olan en kısa sürede uygun tedaviye başlamalısınız.
Aktif bir salgın durumunda, herpes veziküllerinin içinde sıvı salgısı varken uyulması gereken önlemler şunlardır:
Daha önce uçuk geçirmiş olan hastalar, herpes simpleks virüsünün yeni bir salgınını önlemek için güneşe veya soğuğa maruz kalmaktan kaçınmanın ve güneş kremi kullanmanın tavsiye edildiğini bilirler.
Ayrıca, herpetik keratit öyküsü olan hastalarda, herhangi bir göz ameliyatının virüsün yeniden aktivasyonuna neden olabileceği bilindiğinden, göz ameliyatından hemen sonra anti-herpetik profilaksi (önleyici tedavi) tavsiye edilir.
Herpetik keratitin süresi, herpetik keratitin boyutuna, derinliğine ve nedenine bağlı olarak değişir. Herpetik keratiti tedavi etmek için genellikle göz doktoru tarafından reçete edilen oftalmik merhemler veya oral antiviral ilaçlar kullanılır.
Buna rağmen enfeksiyonun bulaşıcı süresi 7 ila 10 gün arasında sürmektedir. Bu dönemden sonra doku rejenerasyonu başlayana kadar doku hasarı ve enflamasyon devam eder.
Herpetik keratit yani göz uçuğu genellikle vücudun başka bir yerindeki aktif bir herpetik lezyon ile göz arasındaki doğrudan temas yoluyla yayılır. Bunu önlemek için kontakt lenslerin hijyeni konusunda çok titiz davranmak gerekir. Böylece bir gözünüzde herpetik keratit varsa, bunu diğer gözünüze geçirmezsiniz.
Göz uçuğu genellikle küçük çocuklarda görülür. Ancak soğuk algınlığı şeklinde ve hafif bir formdadır ve tedavi gerektirmez. Bununla birlikte, herpetik keratit yetişkinlerde olduğu gibi aynı semptomlara neden olur ve herpetik keratitin en yaygın şekli hafif epitelittir. Buna rağmen, ebeveynler çok dikkatli olmalı ve tekrar ortaya çıkması durumunda takip etmelidir.
Kaynakça:
Konuyla alakalı benzer içerikler için bu bağlantıya tıklayabilirsiniz.
]]>Amerikan tripanosomiyazisi olarak da adlandırılan bu hastalık herkesi enfekte edebilir. Tedavi edilmediği takdirde Chagas hastalığı ciddi kalp ve sindirim sorunlarına yol açabilir.
Enfeksiyonun akut fazı sırasında Chagas hastalığının tedavisi paraziti öldürmeye odaklanır. Kronik Chagas hastalığı olan kişilerde paraziti öldürmek artık mümkün değildir. Bu son aşamadaki tedavi, belirti ve semptomların kontrol altına alınmasıyla ilgilidir.
Başlangıçta hiçbir belirti olmayabilir. Ancak bazı kişilerde hafif semptomlar görülebilir. Genel olarak Chagas hastalığı belirtileri şunlardır:
Bu erken belirtiler daha sonra kaybolma eğilimindedir. Ancak enfeksiyon tedavi edilmezse vücutta kalmaya devam eder. Daha sonra ciddi sindirim ve kalp sorunlarına neden olabilir:
Chagas hastalığı insanlar arasında doğrudan bulaşıcı değildir. Sadece öpücük böceği ile bulaşır. Bu böceklerden biri hasta bir insanı ısırdığında, emdiği kanla birlikte parazitleri de emer. Bunlar böceğin bağırsağında çoğalır ve daha sonra enfeksiyon aracı haline gelen dışkı maddesiyle birlikte salınır. Enfekte bir öpücük böceği, günlük yiyecek arayışında sağlıklı bir insanı ısırdığında, bulaşma mekanizmasını şu şekilde başlatır:
Enfekte olmuş, ancak hastalıklı olmayan vinchuca (öpücük böceği) böylece tripanozomların potansiyel ve kalıcı bir taşıyıcısı haline gelir. Öpücük böceği ne zaman bir insanın ya da hayvanın kanını emse, deri üzerinde dışkı yapar ve bu dışkılar hastalığa neden olabilecek binlerce tripanozom üretir.
Bu faktörler Chagas hastalığına yakalanma riskini artırabilir:
Bu hastalığın teşhisi için fiziki muayene ve kan testleri başlıca tercih edilen uygulamalardır. Hastalığın bağırsakları ve kalbi etkileyip etkilemediğini görmek için de ekstra testlere ihtiyaç olabilir.
Chagas hastalığını önlemek için herhangi bir aşı veya ilaç yoktur. Sadece ortaya çıkan enfeksiyonun tedavisinde kullanılan antibiyotik ilaçlar vardır. Eğer hastalığın yaygım görüldüğü bölgelere seyahat ediyorsanız , dışarıda veya bakımsız konutlarda kalmanız riski arttırır. Önlem olarak böcek ilacı kullanmak ve hijyenik ortamda kalmak seçilebilir.
Chagas hastalığının antibiyotik tedavisinde tercihen Benznidazol veya Nifurtimox ile yapılır. (Türkiye’de bulunmamaktadır.) Nifurtimox, erken dönem parazit enfeksiyonunda daha etkilidir. Bu nedenle akut hastalık vakalarında her zaman önerilir. Ancak kronik vakalarda etkinliği şüphelidir. Tedavi süresi 1 ila 3 ay arasında olacaktır.
Kaynakça:
“Chagas Hastalığı Nedir?” yazımıza benzer içerikler için bu bağlantıya tıklayabilirsiniz.
]]>